Biraz geç kaldım biliyorum, okulun gündemi yoğun olunca böyle oldu. Beğenerek okursunuz umarım :) Sevgiyle kalın.
Bu bölüm Beni Yarına Bırakma kitabını elime aldığımda severek okuduğum,karakterlerinin kişisel özelliklerine hayran kaldığım -özellikle birinin- yamakk kullanıcı adındaki Burçin Abla'ya gelsin. Meslektaşım, çoğu insana göre samimiyetle davranan, beni güzel karşılayan insana... Görmeden seviyorsunuz bazı insanları Burçin Abla da öyle hissettiklerimden...
Medyada Yaman ve Erva'nın evlerinin farklı görselleri var :)
15.BÖLÜM Yok Olmak Değil Var Olmak
Aradan geçen bir hafta da Yavuz Bey de olayı öğrenmiş Yaşam'ı az da olsa okuldan kopararak İstanbul'a gelmişti. Oğluna uzunca bir nutuk çekerken bir taraftan da anlıyordu evladını. Çünkü o sevdiği kadın için usanmamış, kapısını aşındırmıştı günlerce. Biliyordu ki şimdi olsa yine yapardı, sevda dediğin ayrı şeydi. Vazgeçmeyi hak etmeyecek kadar kıymetli... Ancak bu oğlunun ve artık gelini olan Erva'nın yapmaması gereken bir şeydi. Onlar gençliklerinin ve aşklarının kuvveti sayesinde böyle bir cahillik yaparak kendilerini hiçe saymışlardı ve bunun kırgınlığı elbette hayat boyu unutulmazdı. Yine de bir baba olarak evladına gerekli nutuğu çekmiş, karısını biraz da olsa rahatlatarak orta yolu bulmaya çalışmıştı.
Yaşam ise artık yengesi olan kadınla daha da içten bir ilişki kurduğuna memnun bir haftayı geçirdikten sonra el mahkum Rize'de bulunan otellerine dönmüştü. Orada kalacaktı, tek başına bir evde kalması mümkün değil ağabeyleri tarafından izin olarak kendine dönmezdi. Tabi ki annesinin ve babasının tavırları da ortadaydı bu konuda. 'Yaşam tek başına evde kalamazsın nokta.'
Tabi ki Yaşam Rize'ye dönmeden, iki ailenin kaynaşması için orta halli, iki aileye de uyacak bir restoran da yemek ayarlanmıştı. Leman Hanım mütemadiyen 'Bizim eve davet edelim.' dese de Erva bunu kabul etmemiş, yeni ailesinin küçük düşmesini istememişti. Bunun nedeni yalı olan evleri değildi elbette, nedeni burada bir evleri olmadığı için kendilerini iyi hissetmeyecek olma ihtimalleriydi. Bir de onların evinde yapılırken otel de ya da Mehmet'in evinde olma ihtimalini ortadan kaldırmak içindi. Kısacası tarafsız bir bölge de yenmeliydi yemek, iki tarafında altından bir şey çıkarmasına en az müsaade edecek biçimde. Yaman da aynı düşüncelerle annesinin 'Otelde ya da Mehmet'in evinde yiyelim.' söylemlerini savurmuştu ustalıkla.
Yemek akşamı birbirlerini yeni görmenin verdiği soğuklukla başlamışlardı yemeğe. Herkes birbirini tanımaya çalışırken genellikle genç kesimden sesler çıkıyordu. Ara ara konuşmaya katılan Ercan Bey ve Meryem Hanım'ı yumuşatmak Leman Hanım ve Yavuz Bey'e düşüyordu. İnkar edilemeyecek en önemli gerçek, bir tarafın babası baskınken bir tarafın annesinin baskın olmasıydı.
Yemek beklenenden huzurlu geçince çiftimizin içine serin sular serpilmişti resmen, çünkü yemekteki ana tema iki ailenin de kırgın olduğu gizlice evlilik konusuydu. Tek bir konu da çok güzel anlaşmışlardı işte. Konu biraz daha ilerleyip ev olayına dönünce Erva ve Yaman kırgınlıkların olduğunu bilerek nasıl evlenmelerinde kendileri karar aldılarsa bu konuda da inisiyatifi üstlerine alarak kirada oturmak istediklerini dile getirmişlerdi. Buna itiraz etmeye hazırlanan Leman Hanım ve Yavuz Bey'i eşleri durdurmuş, 'Durun bakalım, biraz çabalasınlar kendilerince, azıcık burunlarından gelsin.' bakışlarıyla eşlerini susturmuşlardı. Düğün mevzusu ise hiç açılmamıştı, yasaklı konu gibi, her ne kadar kendi aralarında olan nikahın yanlışlığı konuşulsa da. Kısacası her şey muntazam bir şekilde Erva ve Yaman'ı bezdirmek için yapılıyordu. Ama bizim aşk kumrularımızın bu konuyla ilgili hiç mi hiç itirazları olamazdı. Onlar bu yola yalnız başına çıkmış, birbirlerine destek olmuş ve ömür boyu ellerini bırakmamaya yemin etmiş bir çiftti. Kısacası böyle küçük ayrıntılar onlara vız gelirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMANET AİLE(DESTEK AŞK'LAR SERİSİ 1)(TAMAMLANDI)
Romanceİnsanın canını en çok ne yakar? Arkadaşla kavga? Aşk acısı? Anne baba kavgası? Ya da azıcık taze yenen azar? Herkesin canına tak eden nokta farklıdır. Buna göre çektiği acının da derinliği değişir. Fırtınalar kopar içinizde ve o acı öyle bir siner k...