Bölüm 19: Mucize

5.2K 300 4
                                    

Ufak bir hafta sonu kaçamağından döndüğü gibi okula giden yazarcığınızdan size yeni bölüm getirdim. İnşallah beğenerek okursunuz :) Biraz kısa oldu ama sanırım bundan sonra ara tatile kadar yavaş yavaş ilerleyeceğiz. Okulumda sona yaklaştıkça yoğunluk artıyor, dolayısıyla dikkatim oraya biraz daha kaymak zorunda kalıyor, affınıza sığınıyorum ve sizi kısa bölümlerle de olsa yarı yolda bırakmayacağımı bildirmek istiyorum. Hepinizi seviyorum :)

Bu bölüm İGAP-İdeal Gelin Adayı Projesi hikayesini beğenerek okuduğum ve şimdi İGAP 2'yi de aynı beğeniyle okumaya devam ettiğim mineselen 'e gelsin :)

19.Bölüm Mucize

Erva'nın hormonları yüzünden kah ağlayarak kah gülerek geçirdikleri sekiz ay... Hayatları tekdüze devam ederken Yaman'ın gecenin yarılarında karısının aşermeleri yüzünden dışarı çıkmaları... Erva'nın arada sırada kendine hakim olamayarak Yaman'a aşermediği halde aşeriyormuş gibi bir şeyler aldırması ve Yaman onu bulup gelene kadar aşermesine neden olan hormonları... Birbirine kenetli iki insan ve onları daha da perçinleyen bir bebek...

Erva kendini çatal diye adlandırdıkları masada sık sık nefes alıp verirken bulduğunda hala inanamıyordu oğlunu kucağına alacağına. Bir yandan da o kadar acı çekiyordu ki 'Sen oradan çık küçük bey, bak ben sana neler yapacağım.' diyordu içinden. Hele Yaman'a ne demeliydi... Girmemişti doğuma, o kadar ikna etmeye çalışmıştı ama bir türlü ikna edememişti kocasını. Ne kadar kızmak isteyerek kendini zorlasa da kızamıyordu ki Erva erkeğine. Biliyordu neden yanında olmadığını. Bunu çok basit bir iki cümleyle ifade etmişti sevdiği ona.

"Sen acı çekerken ben bakamam sana, senin canın yanarken benim ki daha çok yansın isterim ama yanmaz bilirim. Sonra bebeğimize kızmak istemiyorum senin canını yaktığı için. Girmeyeyim o yüzden alın yazım."

Nasıl kızsındı şimdi bu adama Erva? Nasıl sitem etsindi?..

Dışarıda ise kendini sakinleştirmeye çalışan Yağız'ın yanında bir o yana bir bu yana giden bir Yaman vardı. Keşke kabul etseydi içeri girmeyi de destek olsaydı karısına. Ama onu öyle acılar içinde kıvranırken görmek istememişti. Ne yapsındı adam, karısının tek tel saçına zarar gelse içi acıyor, sorumlusu kimse hesap sormak istiyordu. Nasıl hesap soracaktı minicik bebeğe, nasıl kıyacaktı? En iyisi girmemekti içeriye.

Yağız hala bir oraya bir buraya gezen abisinin omzuna elini koyarak durdurdu en sonunda. "Abi yeter artık, otur bir şuraya hepimizin başı döndü senin gidip gelmelerinden. Doğum bu normal bir şey, çocuk içeri girince çıkmayacak mı sandın?" Sesinden bariz bir eğlence tınısı vardı, belki böyle yaparsa abisinin de gerilen sinirini yatıştırabilirdi. Ama beklediği gibi olmadı ve Yaman kendinden beklenmeyecek bir tepki verdi kardeşine. "Tabi senin karın değil içerideki, sen bir baba ol da o zaman göreyim seni."

Yağız karşısındakinin abisi olmadığına anlık da olsa karar vermişti çoktan. Demek ki böyle oluyordu. O yüzden daha fazla dokunmayarak annesinin ve babasının yanına gidip oturmayı tercih etti. Meryem Sultan gelecek olan torunu için bir ay önceden gelmiş ve Erva'ya desteğini göstermişti. Şimdi bir heyecanla torununu kucaklayacağı zamanı bekliyordu. Yavuz Bey ise dede olmanın nasıl bir duygu olduğunu merak içerisindeydi.

Mertoğlu ailesi kendince böyle şeyler yaşarken Sözeri ailesi de doğumhanenin kapısında kızlarını bekliyordu. Eylül ablasıyla birlikte doğumdaydı elbette, onu bırakmayacağı daha ilk zamanlardan belliydi zaten. Büyük bir inatla doktoru ikna etmişti ve içeri girmişti. Yeğeninin ilk anlarını kaçırmak istemiyordu. Leman Hanım ve Ercan Bey ise yan yana oturmuş ellerini birbirine kenetli kızlarından ve torunlarından gelecek iyi haberi bekliyorlardı. Leman Hanım'ın yüzünde doğum halini bildiğinden kızının canının acısını hisseder gibi bir ifade varken, Ercan Bey de ise ilk göz ağrısının içeride acı çektiğini bilse de torununu merak duygusu daha ağır basıyordu.

EMANET AİLE(DESTEK AŞK'LAR SERİSİ 1)(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin