Bölüm 41: Amcasına Çekmiş Zahar

5.5K 311 20
                                    

Size Sapanca'dan sesleniyorum. Yazdığım bölümü, küçük bir suyun aktığı, sesiyle huzur bulduğum bir yerde düzenleyip size atmak nasip oldu. Bölümle ilgili yorumlarınızı merakla bekliyorum. Sevgiyle kalın :)

41. Bölüm Amcasına Çekmiş Zahar 

Elindeki işiyle uğraşırken bir yandan da ağzından kötü bir laf çıkmaması için dişlerini sıkıyordu. Sırf laf etmemek için kendiyle uğraşırken, bir gözü de sürekli elindeki işiyle ilgilenen kocasındaydı. Kocası! İnsan karısına öyle der miydi? Destekler, yapamasa bile 'Sen yaparsın, öyle yapsan da güzel olur eminim.' diyerek gönlünü hoş ederdi. Gerçi Eylül'ün Yağız'dan böyle bir şey beklemesi normal de değildi. Sonuçta onlar gerçek birer karı koca değillerdi. Yine de Eylül aynı evin içinde oldukları için Yağız'ın kendisini desteklemesini bekliyordu. Gönlünü hoş etse kötü mü olurdu? Yok ama, Yağız kesinlikle dalga geçmeyi tercih ediyor; kızı çileden çıkarıyordu. Öküzcüm diye boşuna demiyordu Eylül; hatta az bile diyordu.

Elindeki kekin yumurtasını çırptıktan sonra, Yağız tarafından az çırptığına dair söylemler alınca sinirlenmişti. 'İyi çırpmazsan kekin kabarmaz, sonra neden bu kabarmadı dersin.' diyerek iğnelemişti Eylül'ü. 'Sen işine baksana.' diyen Eylül'e ise çarpık gülümsemesiyle karşılık verince, kız daha da çok sinirlenmişti. Elindeki yemeği yapmaya devam eden Yağız, hala gülümsemesi yüzünde Eylül'e bakmadan kendiyle takılınca; Eylül hem kendine karışıldığı için hem de umursanmayıp yapacağı işe güvenilmediği için kırılmış, bir yandan da hırslanmıştı. O kek güzel olacaktı ve akşam evlendiklerinden beri ilk defa misafir edecekleri ailelerine güzel bir yemek ziyafeti sunacaktı.Bu yüzdendi Yağız'a bir yandan sinirlenmesi bir yandan da dediği gibi yumurtayı daha çok çırpması ama çaktırmamak için uğraşması.

Peki Yağız farkında değil miydi durumun? Elbette farkındaydı. Onunda yüzündeki gülümsemenin kaybolmamasının sebebi, Eylül'ün kendini bir yandan tutmaya çalışması; işine karışıldığı için, bir yandan da sözünü çaktırmadan dinleme çabalarıydı. Elindeki çorbalık malzemeleri doğramayı bitirdiği sırada Eylül önündeki telefonundan göz ucuyla baktığı tariften öğrendiği şeker sırasını uyguluyordu. Yüzünde hala hatırı sayılır bir çirkeflik bulunsa da az önceye göre yumuşadığının farkındaydı Yağız. Eylül artık bir şeyleri çok takmıyordu, kendi gibi Yağız da farkındaydı bu durumun.

Yemek masasının kıyısında kendi mama sandalyesinde oturan Eymen'in yanına giderek, bir sandalyeye oturdu. Çocuğun konuşma çabalarıyla yüzündeki gülümseme artarken, o da Eymen'le muhabbete daldı. 'Öyle mi?' 'Bunu mu istiyorsun?' 'Demek öyle dedin?' tarzında konuşmalarına Eymen kendince yanıtlar verirken, artık dili iyice dönmeye başlayan yeğeniyle koyu sohbetlere giriyordu Yağız. Evlenmelerinin üstünden geçen ikinci haftaydı. Bir haftayı tatilde geçirdikleri süre dışında, eve döndüklerinden beri akşamları pek evden çıkmamışlardı. Buna istinaden Yağız sürekli Eymen ile ilgileniyordu. Akşam birlikte, güzelce yürümeyi sökmüş Eymenle top bile oynuyorlardı. Eylül ise ara ara kızsa da Eymen'in yaşaması gereken, bir babayla gerçekleştirmesi gereken şeyleri Yağız'la yaşadığı için çok mutluydu. Bu mutluluğunun yanında evdeki özenle seçtiği şeylerin kırılma ihtimalindeki üzüntüsü ve kızgınlığı bile az geliyordu. Özenle seçtiği şeyler derken, hepsi kayın pederinin işgüzarlığıydı. Ablasının ve eniştesinin evinin üstüne ev kurma gibi bir planı yoktu. Ancak fikrince çok sürmeyecek bir oyun için de bir sürü eşya almaya gerek duymayıp; gelinlik kız heyecanına girmeyecek, koskoca bir ev yerine küçük bir daireyle idare edecekleri düşüncesi hakimdi kafasında. Yavuz Bey ise ilk göz ağrısına ve gelinine yapamadığı şeyleri bu evladında tamamlamak isteğiyle oğluna ve gelinine sürpriz bir şekilde ev almıştı. Salacak'ta deniz manzarası öncülüğünde bulunan evin mimarisini gören Yağız çok beğenirken, Eylül ne kadar böyle bir şeye gerek olmadığını düşünse bile evin ne güzel de iç dekorasyona açık olduğunu anladığında gözlerinden ışıklar saçılmıştı. Madem ev alınmıştı o da gereğini yapacaktı. Bu yüzden evi keyfince döşedi Eylül, düşünmeden, oyun olduğunu aklına getirmeden. Bir müşterisine nasıl döşeyecekse öyle döşedi, ona ne kadar özen gösterecekse o kadar özen gösterdi.

EMANET AİLE(DESTEK AŞK'LAR SERİSİ 1)(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin