Bir bütünleme nedeniyle hafta sonu tekrar okuluma gitmek zorunda kaldım. Pazartesi döndüm ve salı ufak çaplı bir rahatsızlık atlattım. Dün malum bayram alışverişi derken bölümü getiremedim. Bu gün sizlerleyim.
Kısa bir açıklamanın ardından bölüme geçmeden bayramınızı şimdiden kutluyorum. İnşallah Ramazan-ı Şerifi güzel karşıladığımız gibi güzel yolculayabiliriz.
Bayram da memlekete gideceğim, bölüm uzar mı uzamaz mı net bir şey söyleyemem ama aklımda olan sahneleri unutmadan yazmak ve size yetiştirmek için elimden geleni yapacağımı bilin isterim. Kendinize iyi bakın, sevgiyle kalın :)
38. Bölüm Kadınlar Sevilmek için Erkekler Sevmek için Var Evlat
Sevdiklerinizle geçirdiğiniz anlarınız varsa hayatta, her yaşadığınız yeni anda onlara dair hatıralarınız canlanır. Yüzünüzde çok tatlı bir tebessüm ile anarsınız o anları. Yaşadığınız insan uzakta ise işte o zaman tebessümünüz tatlı bir oluşumdan çıkıp buruk bir oluşumun içine girer. Yine de o anları hatırlayarak, o kişiyi unutmadığınızın sinyallerini veren kalbinize binlerce kez teşekkür edersiniz. Unutmamışsınızdır çünkü, anılarınız hala tazeyse o kişiye ihanet hissinden uzaksınızdır. İçinizdeki karmaşadan çok da farklı değildir hayat; bir taraftan sizi sınarken bir taraftan yaşadığınız ve nefes aldığınız için mutlu olursunuz. Hangi taraftan baktığınızla alakalıdır aslında.
Eylül de iyi tarafından bakıyordu olaya. Bu gece üzülmeyecekti, girdiği yolda emaneti için savaşıyordu o. Ablasından geriye kalan emaneti için. 'Kahvenin içine tuz katılması gerek.' diyen Yaşam ve Berna'ya inat; ablasının kendi aralarında yaptıkları isteme töreninde 'Sevdiğime tuzlu kahve içirmem ben, sen kendi istemende yaparsın.' sözü düştü zihnine. Üzülmek yerine, hala ablasını içinde ve anılarında yaşatabildiği için mutluydu Eylül. O kadar şanslıydı ki, hatırlayabileceği, her yeni anda aklına gelebilecek bir sürü anı biriktirmişti ablasıyla. Böyle olmalıydı işte, insan sevdikleriyle ne kadar uzak olsa da hatırladığında buruk bir tebessümle mutlu olabileceği anlar biriktirmeliydi.
Canım dediği insanları olmalıydı. Can olmuştu Erva Eylül'e en önemlisi de Eymen'e, an olmuştu kardeşine, anı olmuştu; yüzünde buruk bir tebessümle hatırlayabileceği...
"Daldınız gelin hanım, hadi karar verin kıyabilecek misiniz sevdiceğinize?"
Yaşam'ın neşeli sesiyle kendine geldi Eylül, yüzünde ablasıyla geçmişe gitmenin verdiği tebessümü saklama gereği duymadan, bu işe en çok sevinmiş olan Yaşam'a döndü. Yanağında ufak bir makas aldı çakma görümcesinin.
"Katacağım tamam, içsin bakalım Yağız Bey tuzlu kahveyi."
Yaşam ellerini bir çocuk gibi çırparak sevinç çığlıkları atarken Eylül de Berna'ya döndü. Düşünceli olan kuzenini biraz neşelendirmeliydi. Kendiyle birlikte üç kişiyi daha zor bir hale sürüklemişti.
"Ama çok da katmayalım, sonra beni yarı yolda bırakmasın."
"Yok yok abim öyle şey yapmaz, o sevdiği için çiğ tavuk yemiş insan."
İki kadının da gözleri merakla aralandı. Eylül Yağız'ın böyle bir şey yapabileceğine ihtimal vermediğinden yok canım bakışı atarken, Berna emin olamamanın verdiği yüz ifadesiyle süzüyordu Yaşam'ı. Yaşam ise bu kadar özel bir gece de böyle bir pot kırdığı için kendine kızıyordu. Sonuçta karşısındaki kadın yengesi olacaktı. Abisinin belki kendinin bile bahsetmediği özelini ve geçmişini anlatması hiç de doğru olmazdı.
"Sahiden yedi mi çiğ tavuk?"
Yaşam kimin için değil de gerçekten yiyip yememesine takılan yengesine bakarken, şaşkınlık içerisindeydi. Biri kendisine müstakbel eşi için böyle bir şey söylese kesin meraktan çatlardı. Hatta belki de şimdi çoktan salona gitmiş, 'Kim o kız?' diye sormuştu. Yine de çok takılmadı, Eylül'ün rahat tavırlı bir insan olduğu düşüncesi kendisini frenledi. Bilmediği ise Eylül'ün gerçekten aşık olduğunda neler yapabileceğiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMANET AİLE(DESTEK AŞK'LAR SERİSİ 1)(TAMAMLANDI)
Romanceİnsanın canını en çok ne yakar? Arkadaşla kavga? Aşk acısı? Anne baba kavgası? Ya da azıcık taze yenen azar? Herkesin canına tak eden nokta farklıdır. Buna göre çektiği acının da derinliği değişir. Fırtınalar kopar içinizde ve o acı öyle bir siner k...