Merhaba sevgili okuyucularım, buradaki ailem :) İyi ki varsınız diyerek başlamak istiyorum yine...
Vote ve yorumlar bekliyorum sizden, iyi ve kötü eleştiren, beni size daha güzel şeyler yazmaya teşvik edecek ve geliştirecek.
Bu bölümü Bir Bebek Daha kitabının yazarı dogayldz 'a ithaf etmek istiyorum. Benim kalemini gerçekten güzel bulduğum insan, eğlenceli ve bir o kadar farklı konusuyla çıktığı anda kitap kokulu halini kütüphaneme koyduğum bir kitap yazdı. Tanışmak nasip olacak inşallah, onun tabiriyle mıncırmak istiyorum görüştüğümüz zaman :) İnşallah yolu hep açık olur biz de burada yeni hikayelerini bekliyor olacağız. Şimdi Tan Ateşi ile devam ediyor yazmaya, orada da yolun açık olsun güzel insan :)
Ee o zaman bölüme geçelim de siz de vakit kaybetmeyin. Hepinizi seviyorum, sevgiyle kalın...
11.BÖLÜM Alın Yazım
Beş gün... Koskoca beş gün. Anneden ve babadan habersiz hazırlık yapılan günler... Erva'nın içine oturan ama yine de sevdiğinden vazgeçmesine engel olmayan hisler... Çünkü aşk bazen de bu demek, ne olursa olsun vazgeçmemek. Sevdiğine kavuşabilmek için, her yolu denemek.
Erva yatağında sıkıca sarıldığı yorganının içinde gerinirken düşüncelerle birlikte sesli bir 'Off' çekti. Evet sevdiğine, 'Erkeğim' dediği adamla birbirlerine katacaklardı ömürlerini bu gün ama yine de içi huzurlu değildi işte. Huzursuzluğunun sebebi tabiî ki de 'Yaman doğru adam mı?' düşüncesi değildi. Emindi Erva sevdiği adamın kendisine ne olursa olsun sahip çıkacağından ve ömrü boyunca yanında olacağından. Ama yine de böyle olsun istemezdi, annesi babasıyla bu heyecanlı güne başlamak hangi genç kızın hayali değildi ki, onun olmasın? Uğraşmıştı ama Erva'da Yaman'da, sekiz ay boyunca dillerinden düşürmemişlerdi birbirlerini, Yaman Erva'nın ısrarıyla ailesiyle tanışmaya can atarak gitmiş, Erva Yaman'ın ailesinin yanına tatil bahanesiyle uçarak gitmişti. Ailelerin anlamadığı tek şey bu yaşa kadar yaşamları birbirlerinden ayrı bile olsa bu iki insanın sevgiyle bu farklılıkları yok edebilecekleriydi. 'Olsun.' dedi Erva kendine hafif sesli telkinler vererek. 'Elbet alışacaklar, belki böylelikle daha çabuk kabul ederler, birbirimizden ne olursa olsun vazgeçmediğimizi görünce ve ayak uydurabildiğimize tanık olunca ikna olurlar.' dedi kendisini bu günün huzuruna bırakmak isterken.
Eylül ise beş gündür annesinin erken çıkıp eve geç girmelerinden şüphelendiğinin bilincinde bu sabah daha erken kalkıp kahvaltı için masaya oturmuştu. Biraz daha şüphe çekmeden normal bir günmüş gibi davranmak en mantıklısıydı elbette. O da huzursuzdu yaptıkları şeyden aslında, her ne kadar uçuk kaçık, aklına eseni yapmaya meyilli bir karakter olsa da hala annesinin dizinin dibinde saçlarını okşatırken kendinden geçen küçük bir kız çocuğuydu. Düşünceleriyle boğuşurken ve bir taraftan da hislerini ele vermemeye çalışırken Leman Hanım'ın sesi böldü kendisini.
"Eylül ablan neden kalkmadı hala, kalkardı çoktan. Hasta mı acaba? Zaten bu aralar bir durgunlaştı. Sen biliyor musun? Bir şey mi oldu?" dedi bir annenin verebileceği en içten tepkiyle.
Eylül ise kendini ele vermeden cevaplamak isterken annesini bir derin nefes aldı önce ve usulca konuşmaya başladı.
"Yaman abinin ailesi de aynı sizin gibi olmaz bu iş demiş, o yüzden biraz morali bozuktur." dedi aslında dedikleri yalan da değildi, ama Erva'nın moralinin bozuk olmasının en büyük sebebi bu yüzden gizlice evlilik kararı almalarıydı. Biraz vicdan azabı vardı içinde sanki ama 'Bırak Eylül ikna olmadıkları için biraz da onlar vicdan azabı çeksin.' dedi kendine engel olamayarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMANET AİLE(DESTEK AŞK'LAR SERİSİ 1)(TAMAMLANDI)
Romansaİnsanın canını en çok ne yakar? Arkadaşla kavga? Aşk acısı? Anne baba kavgası? Ya da azıcık taze yenen azar? Herkesin canına tak eden nokta farklıdır. Buna göre çektiği acının da derinliği değişir. Fırtınalar kopar içinizde ve o acı öyle bir siner k...