Bir bayram gününde sizinle olmaktan son derece mutluyum. Tekrar bayramınızı kutlarken, uzun mu uzun sekiz buçuk sayfalık bölümü bırakıveriyorum. Okursunuz belki :)
39. Bölüm Bir Tuhaf Gelinlik Meselesi
"Şu kısmını da hallettik mi eksiği kalmayacak Eylül Hanım."
Üzerindeki gelinliğe bakarken, gerçekten evlendiğinin farkına her olayda varması kendine kabul edilesi gelmese de kabul etmişti artık. Ne kadar zorlansa da gerçekten evlilik moduna girmiş, her şey hazır hale getirilmişti. Yağızla konuştukları gazete haberinden sonra geçen iki haftada yine koşturmaca bir hayatı yaşarken, neyin gerçek olup olmadığını da karıştırır hale gelmişti. Gelinlik seçiminde her genç kız gibi hayallerindekini çizime döktürürken, işin eğlencesine varıp Yağız'ı çıldırtabilecek bir model seçmişti. Neyse ki kayınvalidesi tutucu yapısına rağmen hiçbir şey söylememişti. Yine Erva'ya yapamadığı her şeyi Eylül'de tamamlıyordu Meryem Hanım. Bu yüzdendi Eylül ne derse en son dayanabileceği raddeye kadar dayanması ve tamam demeleri.
"Bence de oldu, ellerinize sağlık tam istediğim gibi bir iş çıkardınız."
Gözleri üzerindeki gelinliğin güzelliğiyle parlarken, bakışlarını bulunduğu platformdan karşısında oturan insanlara çevirdi. Halası hazırlıklar için erkenden gelmiş, Berna hafta sonu çalışmadığı için randevu hafta sonuna ayarlanmış, Yaşam biricik yengesi ile provaya kadar gelmişti. Annesi ve kayınvalidesi ise, gözleri nemli bir şekilde Eylül'ü izliyordu. Karşısında oturan beş kadına güler yüzüyle bakarken "Siz ne diyorsunuz?" diye sordu. Birkaç saniye gözleri kamaşan insanlardan sözlü olarak cevap alamasa da, gördüğü beğeni dolu ifadelerden cevabını çoktan almıştı.
"Çok güzel oldun bir tanem."
"Aynen yengeciğim harika görünüyorsun."
"Ay Eylül, peri kızı gibi oldun."
"Harika oldun güzel gelinim."
"En güzel gelin sensin canım yeğenim."
Karşısındaki beş kadından aldığı kelimelerle ve yüzünde oluşan memnun ifadeyle modacısına döndü.
"Artık çıkarabiliriz bence, daha gitmemiz gereken yerler var."
Kendisine yardım eden birkaç kişiyle birlikte çıkardığı gelinliğin ardından, kendini bekleyen kadınların yanına doğru ilerledi. Adım attığı şey ne kadar büyük olsa da girdiği yolda, elini bırakmayan bir adama sahip olmak en büyük şansıydı. Ne kadar olayların gidişini tutamasa da artık biraz da salmıştı. İşin eğlencesine kendini kaptırıyor, Yağızla çıkıp bir sürü şey seçiyorlar, çeyiz alışverişi yapıyorlardı.
Yağız ise babası, kayınpederi, amcası ve Eylül'ün eniştesi Kenan Bey ile damatlık bakıyordu. Kerem İzmir'deki restoranını bırakamadığından dolayı aralarına ancak düğünde katılabilecekti. Erkek tarafı daha kolay seçim yapar kafasıyla gelseler de alışverişe, biri kravatı biri papyonu biri ceketin kesimini beğenmeyerek Yağız'ı çıldıracak raddeye getirmişlerdi. Bu durumdan ötürü en son üstünde giydiği takım elbiseyle kabinden yüzü memnuniyetsiz olarak çıksa da; üstündeki tam da istediği gibi bir şey olduğundan, daha kimsenin ağzını açıp tek laf etmesine izin vermeden görevliye döndü.
"Tamamdır, bunu alıyorum. Daha fazla burada kalırsam patlayacağım."
"Oğlum az daha baksaydık. Hemen karar verdin."
"Bu olsun baba, bana kalsa ilkini alır çıkardım ya güzel hatırınız için denedim."
Oğlunun heyecansız halini yorulmasına verdi Yavuz Bey. Yağız'ın küçükken de kıyafet konusunda çok çabuk karar verdiğini, hemen sıkıldığını da düşününce umursamadan kalktı yerinden. Oğlunun omzuna elini attı ve şöyle bir baktı gözlerindeki ışıltıyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMANET AİLE(DESTEK AŞK'LAR SERİSİ 1)(TAMAMLANDI)
Romanceİnsanın canını en çok ne yakar? Arkadaşla kavga? Aşk acısı? Anne baba kavgası? Ya da azıcık taze yenen azar? Herkesin canına tak eden nokta farklıdır. Buna göre çektiği acının da derinliği değişir. Fırtınalar kopar içinizde ve o acı öyle bir siner k...