Çok şükür yazabildiğim için. Bir aylık aradan sonra bir hafta çok iyi oldu sanki, ne dersiniz :) Hadi keyifli okumalar okurcanlarım :)
Artık yorum ve vote isteğimi yazmıyorum. Çünkü beni hiç yalnız bırakmıyorsunuz. Sadece sessiz okurlarımın da yorumlarını merak ediyorum. Beni aydınlatsanız ne güzel olur :)
48. Bölüm Saklı Gerçekler
Garaja park ettiği arabasından inerken, öğrendiği şeyleri nasıl dile getireceğini düşünüyordu Meryem Hanım. Torununu Yaşam'ın dersi olmamasını fırsat bilerek halasına emanet etmiş ve yola çıkmıştı. O kadar zor ama bir o kadar da sevindirici şeyler öğrenmişti bu gün. Bir tarafı kızıyordu hem oğluna hem de kızı bildiği gelinine. Nasıl bir sahiplenişti ki Eylül'ün yaptığı; bütün hayatını değiştirecek şekilde bir yalan söylemişti? Kızsa bile bu yönü iyi ki dedirtiyordu kadına. Torunu için bu kadar şeyi göze almış gelini şimdi hakikaten gelini olmuşken, kendi bedeninde taşıyacağı torunlarına da iyi anne olacağını düşünüyordu. Bu sevindiriyordu işte kadını. En önemlisi de evlenmez gözüyle baktığı oğlunun geçmişte kırılan kalbini tamir edebilmişti bu kadın. Bu yüzden bile minnettar olabilirdi Eylül'e. Kızgın tarafına daha çok ağır basıyordu minnettar ve sevinen tarafı. Yine de bu yaptıklarının acısını çıkarmak için dünürüne danışacaktı. Babalara bir şey söylemeden bu olayın üstünü sonsuza kadar kapatabilirlerdi ama burunları biraz sürtmeliydi. Madem birbirlerini artık seviyorlardı, bundan sonra her şeye de göğüs gerebilirlerdi bu sevdayla. Bu yüzden kendi gibi, artık gerçek bir evlilikleri olduğu için sevineceğini ama yalan söyledikleri için de kendine eşlik ederek biraz burunlarının sürtülmesine bir şey demeyecek dünürüne gelmişti. Arabasından indikten sonra başıyla selam verdiği güvenlik görevlisini geçerek yalının merdivenlerini indi yavaş yavaş. Kapıyı tıklatıp bir süre bekledikten sonra, evin emektarı Nuriye Hanım güler yüzle karşıladı kadını.
"Nasılsın Nuriye?"
Karşısında gördüğü kadının içeriye girmesi için kapıdan çekilirken güler yüzünü yine eksik etmedi Nuriye.
"İyiyim Meryem Hanım. Teşekkür ederim. Hoş geldiniz."
"Kim gelmiş Nuriye."
Nuriye'ye 'Hoş buldum.' cevabını alelacele veren Meryem Hanım, şaşkınlıkla kendine bakan dünürüne "Ben geldim." diyerek adımlarını Leman Hanım'dan tarafa yönlendirdi. Birbirlerini öperken, Leman Hanım ilk şaşkınlığını attı üstünden.
"Hoş geldin Meryem."
"Hoş buldum Leman."
Şaşkınlığı; bu zamana kadar kadının hiç habersiz gelmediği içindi. İyi olmuştu gerçi, dün geceden sonra dedikodu yapacak bir arkadaş çıkmıştı kendine Leman Hanım'ın. Duyacağı dedikodunun üstüne daha farklı bir dedikoduya ömrü boyunca ihtiyacı olmayacağından ise henüz haberdar değildi.
"Nuriye, bize kahve yapar mısın? Meryem sade içiyor."
Dünürünün koluna girip salona yönlendirirken, Meryem Hanım dünürünün bu enerjisini soldurup soldurmayacağını düşünüyordu. Tahminen kendi gibi başta üzülecek, kandırıldığı için biraz kızacaktı. Anlayacaktı ama; aynı kendi gibi sevdaya artık daha geniş bir pencereden bakıyordu Leman Hanım da.
"Seni hangi rüzgar attı Meryem buraya?"
Kelimeleri dilinde can bulsun diye biraz toparlamaya çalışırken, yüzündeki ifadeler Leman Hanım'ın dikkatini çekti. Bir şey olduğunu düşündüren yüz ifadesi bir an korkmasına sebep oldu kadının. Erva'dan sonra ne zaman bir buruk yüz görse içini kötü bir şey olmuş olma ihtimali sarıyordu. Bu yüzdendi sabırsızca, kadının kelimelerini toparlamasına müsaade etmeden konuşmaya başlaması.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMANET AİLE(DESTEK AŞK'LAR SERİSİ 1)(TAMAMLANDI)
Storie d'amoreİnsanın canını en çok ne yakar? Arkadaşla kavga? Aşk acısı? Anne baba kavgası? Ya da azıcık taze yenen azar? Herkesin canına tak eden nokta farklıdır. Buna göre çektiği acının da derinliği değişir. Fırtınalar kopar içinizde ve o acı öyle bir siner k...