BEDEL 5 *İLK KURBAN*

96.1K 4.6K 61
                                    

"Seni istiyorlar BEDEL olarak."

Amcamın bu herşeyi özetleyen sözü beynimde defalarca dönmeye başladı. Ne de kolay söylemişti tek nefeste. Aslında bunu söylemek için baya çabalamıştı. Böyle birşeyi nasıl söyleyeceğini düşünmüştü bekli.

Amcam konuşmaya devam ediyordu ama ben hiçbirini duymuyordum. Kulağımda hep aynı söz çınlıyordu.

"Seni istiyorlar.. Seni istiyorlar.. Bedel.. Bedel.. Bedel"

Nefes almıyordum. Duvarlar üstüme üstüme geliyordu. Kendimi bir anda dışarı attım. Nereye gittiğimi bilmeden yürüdüm sokaklarda. Kendimi, eve iki km kadar uzakta olan sahilde buldum. Taşlara basa basa en kıyıya kadar gelmiştim. Bir adım daha atsam düşüp kaybolacaktım denizin derin sularında. Olduğum yere çöktüm.

Bedel olarak beni seçmişlerdi. Ben Halime için üzülürken onlar hallerinden memnundu. Ama neden ben neden. Üstelik Halime olmazsa onun küçüğü Seher vardı. Hem benden çok daha güzeldi. Ama yaşı küçüktü evlenmek için. Fatih ne olacaktı. Onu seviyordum. Kaçalım demişti bana bir keresinde.  Kaçsam.. Hayır hayır aileme bunu yapamazdım. Hayır desem kan dökülürdü. Kuma olacağım. İkinci kadın. Hemde.. hemde o iğrenç bakışlı adamın...

"YETEEEERRR" avazım çıktığı kadar bağırmıştım. Başımı ellerimin arasına alıp bağırarak ağlamaya başladım.
Omuzumda bir el hissettim. Bir anda irkilip başımı kaldırdım. Etrafıma birkaç kişi gelmişti.

"Hanımefendi yardıma ihtiyacınız var mı?"

"Yalnız bırakın beni!"

"Dikkat edin tehlikeli oturuyorsunuz her an düşebilirsiniz."

"O kadar şanslı değilim. Yalnız kalmak istiyorum ya. Gidin başımdan."

Adam diğerleriyle birlikte uzaklaşmıştı yanımdan. Derin maviliklere dalmıştı gözlerim, artık birşey düşünemiyordum. Düşünmek istemiyordum aslında. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum.

"Hanımefendi ayağa kalkar mısınız." Sesiyle kendime geldim. Kafamı çevirdiğimde iki polisle karşılaştım.

"Neden? Burda oturmak suç mu?" Diye çıkıştım memurlara.

"Lütfen zorluk çıkarmayın, kimliğinizi alayım."

Polisin yardımıyla ayağa kalktım. Bir an başım döndü. Kolumu tutan polis olmasa kesin suya düşerdim. Ama o kadar şanslı değildim.

"Kimliğim yok yanımda."

Evden nasıl çıktığımı bilmiyorum ki ne çantamı ne telefonumu almamıştım yanıma.

"Ya ne istiyorsunuz benden. Ağlamak yasak mı? Buraya oturmak yasak mı? Bırakın nefes alayım boğuluyorum anladınız mı boğuluyorum."

"Bakın burdaki esnaf öğlenden beri burda oturduğunuzu ve ağladığınızı söyledi. İntihara meyilli gibisiniz. Neredeyse denize düşecektiniz. Üstelik kimliğimiz de yanınızda yok. Sizi ailenize teslim etmek zorundayız ya da karakola alacağız."

"Ben yirmi üç yaşındayım reşitim ne siz ne ailem bana karışamazsınız."

"Kimliğinizi görmeden reşit olduğunuzu anlayamayız."

"Tamam evime gideceğim."

"Şöyle arabaya geçin biz sizi bırakalım. Kimliğinizi görmemiz gerek. Belki işlem yapmamız gerekir. Yani hakkınızda kayıp ilanı varsa."

Gözlerimin şiştiğini hissedebiliyordum. Başıma şiddetli ağrı girmişti. Yolu tarif ederek evimin önüne kadar geldik. Lanet olası arabaları, adamları hala kapıdaydı. Kapıda gördüğüm kuzenimi eve yollayıp kimliğimi getirmesini istedim. Arif amcam içerden beni görmüş olacak ki hemen dışarı koştu.

"Nerdesin sen? Sabahtan beri seni arıyoruz. Ne işin var polislerle?"

"Yok birşey." Diyebildim sadece. Polis, durumu amcama anlatırken kimliğim geldi. Kapıdaki adamlardan  birine takıldı gözüm. Bana bakarak telefonla konuşuyordu. O sırada iki amcam da yanımıza geldi.

"İçeri girebilir miyim artık?"

"Tabi Elif hanım. Buyrun kimliğinizi. Dikkat edin kendinize."
Ben içeri girdiğimde amcamlar polislerle konuşuyordu.
Binadan içeri girmemle merdivenden inen Kasım denen adamla gözgöze geldik.

Hayır şimdi değil. Şu durumda bu adamla karşılaşmamalıydım.
Hemen başımı yana çevirdim. Yan tarafımda duran kapıya sokulup çalmaya başladım ama kapıyı açan olmadı. Ayak sesinden bana yaklaştığını hissediyordum.

"Açsanıza şu kapıyı."
Bir elim zilde diğeri kapı tokmağına ısrarla çalmama rağmen kapı açılmıyordu.

Bölüm sonu..

BEDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin