BEDEL 22 *KAÇIŞ*

89.1K 4.2K 119
                                    

Çalan telefonunu meşgule alırken aniden birşey hatırlamanın telaşıyla oflayıp başını ovdu.

"Bak benim çıkmam lazım. Bir saate kadar gelmeye çalışırım. Sen biraz daha sakin olunca konuşuruz."

"Sorun değil kefenle çıkmam gerekirse o kefeni de giyerim ama artık bu evde kalmam anlıyor musun."

Kapıdan çıkarken arkasından söylediğim sözle bana ters bakarak kapıyı çarpıp çıkmıştı. Ben burda can çekişirken o çıkıp gidebiliyordu.
Ömer'in çıkmasıyla annemi aramıştım.

"Anne."

"Yavrum iyi misin?"

"Anne beni burdan alın. Burda kalmak istemiyorum anne.  Hiç bir mecburiyetim yok. Bedel ödendi anne."

Kısa bir sessizlik..

"Kızım senin dilin ne söylüyor. Evlendin sen artık. Bu evden gelinliğinle çıktın. Başkasının karısı oldun.."

"Hayır anne. Ben o adamın hiç birşeyi olmadım. Olmayacağım. Oraya geliyorum. Bir daha verme beni onlara."

"Kızım.. Ben size ne dedim. Bu evin kapısı size daima açık. Ama misafir olarak. Eşine küsüp gelene açmam bu kapıyı."

"Anne ben küsüp gelmiyorum. Bitti anlıyor musun bitti. Ben de bittim."

"Otur evinde. Sen artık evli bir kadınsın. Ona göre dav.."

Telefonu annemin suratına kapatıp fırlatmıştım. Annem ya annem. Tek dayanağım nasıl sırt döner bana. Oysa ki ben onların canı için hayatımı feda etmiştim.
Madem ailem yoktu artık kendi başımın çaresine bakacaktım.

Evdeki yardımcılar beni teselli etmek için yanıma gelmişti ama göndermiştim onları. Ömer çıkarken tembihlemiş benim yanımda olmaları için. Kendisi beni düşünmeden çıkıp gidebiliyordu.

Kararımı vermiştim gidecektim bu evden ama nasıl çıkacaktım. Kapıda devamlı duran korumalar vardı.

Odada dönüp dururken nasıl kaçacağımı düşünüyordum. Aklıma gelen fikirle internetten taksi durağının numarasını bulup taksi çağıracaktım. İyi de buranın adresini bilmiyordum. Fakat Kıratlıların konağını bilirlerdi belki.

Tahminimde yanılmamıştım.
Odanın balkonundan bakınca konağın sokağına bağlanan bir sokak vardı. Taksinin orda hazır beklemesini söylemiştim.

Üzerimdekileri çıkarınca bacağımda oluşan morlukları farkettim. Kolumda birşey yoktu ama hala acıyordu.
Nişanlıyken aldığım kıyafetlerimi giyip üzerime eski feracemi giymiş başıma şalımı bağlamıştım. Aynada kendime baktığımda Elif'i gördüm. İşte gerçek Elif buydu. Hanımağalık bana ağır gelmişti. Elimdeki kınalar dışında hiçbir fark yoktu eski Elif'ten. Bir de yüzümdeki solgun ifade. O şen şakrak hayat dolu Elif neredeydi? O da mı ölmüştü? Gerçekten hanımağa mı olmaya başlamıştım. Hayır tabiki de. Eski Elif geri gelemese de onun özünü kaybetmeyecektim.

Bu evdekilere ait hiç birşey almayacaktım. Üzerimdeki bütün takıları çıkarıp sadece ailemin taktığı altınları, cüzdanımı ve telefonumu çantama koymuştum. Giydiğim kıyafet bile onlara ait değildi. Cüzdanımı kontrol ettim. Kimliğim ve banka kartım yanımdaydı.

Yıllardır çalışıp paramın bir kısmını kendim için biriktiriyordum. Baya birikmiş param ve elimde mesleğim vardı. Kimseye muhtaç olmadan yaşayabilirdim. Otogara gidip hiç bilmediğim bir şehire yolculuk yapacaktım. Taksi gelmişti ve bu evden kurtulma vakti gelmişti.

Odadan çıkıp evin dışardaki merdiveninden aşağı indiğim için kimseyle karşılaşmamıştım. Zaten çalışanlar dışında kimse yoktu evde. Kapıyı açtığımda kapıdaki korumayla karşılaştım.

BEDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin