Ne kadar gitmek istemesem de Ömer, iş yemeğine gitmeye ikna etmişti beni. Kaçtığım gün toplantıyı yarım bırakıp çıkmış, bu yüzden de büyük bir iş anlaşmasını kaçırmışlardı. Bundan beni sorumlu tutarak bana itiraz etme hakkı vermemişti.
Toplantıya gitmek sorun değildi benim için fakat Sevda'yla aynı ortamda bulunmak düşüncesi beni çıldırtmaya yetiyordu. Bu geceyi mümkün oldukça sakin geçirmeye çalışacaktım. Gerekirse Sevda'yı oraya geldiğine pişman edecektim.
Üzerime siyah, yaka ve kol kenarı taş işlemeli elbise tarzında feracemi giyerek mor bir şal ve çantayla şık bir kombin oluşturmuştum. Gözlerime ise sadece kalem çekmiştim. Sade ve şık olmayı severdim.
Ömer odaya girdiğinde asık suratlı bir şekilde karşılamıştım onu. Beni üzme pahasına oraya götürmeye zorlamıştı. Şuan tek düşündüğü işti. Sevgili asistanıyla aynı masaya oturtacaktı beni.
"Benim dünyalar güzeli karım hazır mı?"
Gülümseyerek söylediği söze rağmen yüzümü güldürmemişti. Yanıma gelerek yüzümü iki elinin arasına almış gözlerimi gözlerinin hapsine almıştı.
"Merak etme bu gece hiç birşeyin seni üzmesine izin vermeyeceğim."
Ellerini elimle iterek bakışımı daha da sertleştirmiştim.
"Hiç kimse beni senin kadar üzemez. Asıl sen merak etme bu gece o kadar da yumuşak yüzlü olmayacağım. Gerekirse beni oraya götürdüğüne pişman edeceğim seni."
Yanından geçip kapıya yöneldiğimde peşimden gelip kolumu tutmuş beni kendine çevirmişti.
"Sakın.. Bu gece çok önemli. Eğer bir kez daha senin yüzünden bu işi kaçırırsak asıl sen pişman olursun."
Kolumu elinden çekip birşey demeden dışarı çıkıp arabaya bindim. Ömer de arkamdan gelip koltuğuna oturmuş arabayı hareket ettirmişti. Kafamı cama çevirmiş ona bakmıyordum. Elini elimde hissettiğimde bile başımı çevirip bakmamıştım.
"Yapma böyle. Ben de çok meraklı değilim seni oraya götürmeye ama mecburum."
Elimi elinden çekmeye çalışsam da sıkıca tuttuğu için başaramamıştım. Sonuna kadar açtığım camı kapattığında başımı çevirip itiraz ettim.
"Kapatma camı midem bulanıyor."
"Ama üşüteceksin."
Konuşurken gözgöze gelmemizle gülümseyip mecburen gözünü yola çevirmişti. Böyle davranarak, odadan çıkarken söylediği sözün özrünü diliyordu kendince.
Restoranın kapısında Ömer koluna girmem için kolunu kavradığında elimi uzatıp elini tutmuştum. Ona kızgın olsamda içerde bizi bekleyen Sevda vardı. O ana kadar yanında asık suratlı dururken içeri girmemizle yüzüme sahte bir tebessüm kondurmuştum. Ömer elini tutmama tepki göstermemiş aksine gülümsemişti. Elele içeri girdiğimizde Sevda'nın bakışları bize kenetlenmişti. Canan, şirketin tasarımcısı olarak gelmişti yemeğe. Sevda'yla aralarının iyi olduğu belliydi. İkisi de beni sahte bir tebessümle karşılarken aynı şekilde karşılık vermiştim. Ömer, Sevda'ya uzak duran bir sandalyede oturmuş ben ise Ömer'in yanında yerimi almıştım. Masada gayet keyifli davranıyordum.
Bir süre sonra Bekir ağa da gelmişti. Bekir ağa, Selman ağa geldiği gün yaptığım davranıştan dolayı bana karşı tepkili davransa da ertesi gün ondan özür dileyip gönlünü almıştım. Selman ağaya söylediklerimin hala arkasındaydım ama Bekir ağanın karşısında öyle davranmamın hoş olmadığını farketmiştim. Önceleri kırgınlığı geçmese de aradan geçen dört günde aramız iyice düzelmişti. Nikah konusunu ise uzatmamıştı. Nikah kıymamıza değil, gizli iş yaptığımız için tepki göstermişti aslında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL
SpiritualBEDEL SERİSİ 1 Bir canın bedeli kaç can, kaç hayat, kaç umut eder? Elif ve Ömer'in hikayesi bu.. Bedele kurban edilen iki hayatın hikayesi.. Birbirine zıt iki karakter, iki yaşam, iki kırık kalp.. Mecburen birleşen iki hayat.. Elif.. İstanbul'da doğ...