Akşam olduğunda iki amcam ve Samet eve geldiler. Hakan'ın teslim olması aşireti çok kızdırmış. Kendi adaletlerini kendileri göstereceklerdi.
"Pusuda bekliyorlar Hakan'ı vurmak için. Durmuyor bu adamlar durmayacak. Ya onu vuracaklar yada.."
"Arif tamam kes sesini." Diye bağıran Ahmet amcamın kızmasıyla susmuştu Arif amcam.
"Biz ortalığı sakinleştirmeye çalışıyoruz sen yangına körükle gidiyorsun."
İki amcam ve Samet eve gelmişti evde bir sorun çıkmasın diye. İki amcam kuzenlerim ve bazı akrabalar ise emniyette beklemişlerdi. Bir ara amcamın telefonu çaldı balkona çıkıp konuştu. Döndüğünde yüzü bembeyaz olmuştu.
"Ahmet hayırdır birşey mi var?" Annemin sorusuyla amcama soru dolu gözlerle baktık.
"Bu Kasım denen adam bizi biraz zorlayacak gibi yenge. Kardeşimin kanına kan deyip duruyor."
Kasım dediği, sabah gördüğüm iğrenç bakışlı adam olmalı. Resmen gözleriyle yemişti beni.
"Amca ben yarın işe gitmek istiyorum. Evde böyle durup beklemek çıldırtıyor insanı. Hem benim evde olm.."
"Elif sen durumun ciddiyetinin farkında değilsin galiba biraz söz dinle."
Amcamın ağzından çıkan sözler susturmuştu beni.
***
Silah sesleriyle gözümü açıp "Anneee" diye feryat ederek yataktan fırladım. Annem de korkuyla içeri koşup bana titreyen elleriyle sarıldı. Samet hemen kalkıp yanımıza geldi.
"Sakın camlara yaklaşmayın!" Diyerek hızla kapıya yönelirken annem arkasından seslendi.
"Oğlum dikkat et sen bulaşma büyüklere bırak."
Samet annemi dinlememişti bile. Bir süre sonra sesler kesildi. Camdan baktım amcamlar ve kuzenlerim kapıya çıkmış elinde silahla bağırıp duran Kasım'ın başına toplanmıştı.
"Bu adam hepimizi öldürmeden rahatlamaz anne."
Annem yüzüme ters ters baktı.
"O ne biçim laf ağzını hayra aç."
Kasım'ı içeri almışlardı. Kapıda yine bir ordu vardı. Yine aşağıda bir yükselip bir alçalan sesler.
Hakan'ı cezaevine almışlar. Adamlar ise ne kadar uğraşsa da vuramamış. Suçu başkasına yıkıp Hakan'ı dışarı çıkarmaya çalışmışlar ama kamera kayıtlarında olay açıkça görünüyormuş.
Allahım ne zaman bitecek bu kabus. 23 yaşıma geldim ama bugüne kadar töre, kan davası, bedel gibi şeyler yaşanmamıştı etrafımda. Adetlerine özüne bağlı bir aileydik ama böylesini görmemiştim hiç. Filmlerde görürdüm de eski zamanda kaldı sanırdım. Meğer hala varmış böyle şeyler.
Annem aşağıdan gelmişti. Daha ben sormadan o söyledi."Bugün bu işi çözeceklermiş. Bizim büyükler onların aşiret büyükleri biraraya gelip konuşacaklar." Nihayet artık bu bilinmezlik sona erecekti. Aile büyüklerimiz bu gözü dönmüş adamı biraz sakinleştirirdi.
Yarım saat geçmeden arabalar dolmuştu yine kapıya. Balkona çıkmamız yasaktı. Perde arkasından baktım yaşlı birkaç adam inip arabalardan eve girdiler.
Üç saatten fazla zaman geçmişti. Dedemin evinde toplanmışlardı. Bazen sesleri buraya kadar geliyordu. Yengemler ise bizdeydi. Erkeklerin olduğu daireye ne giren vardı ne çıkan. Arada bir yukarı gelip aşağı çay götüren amcam dışında. Onunda suratı asılmıştı hiçbir şey söylemiyordu bize.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL
SpiritualBEDEL SERİSİ 1 Bir canın bedeli kaç can, kaç hayat, kaç umut eder? Elif ve Ömer'in hikayesi bu.. Bedele kurban edilen iki hayatın hikayesi.. Birbirine zıt iki karakter, iki yaşam, iki kırık kalp.. Mecburen birleşen iki hayat.. Elif.. İstanbul'da doğ...