Bölüm şarkısı: Nilüfer/ Seni Kimler Aldı
ELİF'İN AĞZINDAN
Gidiyorum.. Nereye gittiğimi bilmeden.. Gidiyorum.. Yüreğim paramparça..
Ardımda bıraktığım ev artık başkasına aitti artık. Kocam dediğim adam başkasına aitti. Hiç benim olmamıştı ki zaten.
Neden inanmıştım ki sözlerine? Sarhoşken yaptığı birşeyden nasıl bu kadar emin olabilirdi bir insan? Nasıl güvenebilmiştim? Oysaki ben, onca yaşanan şeye rağmen hiç birşey olmamış gibi davranmıştım. İçimdeki şüpheyi bir kenara bırakıp evliliğime devam etmeye çalışmıştım.
Aşiret kararını onaylanmasına bile sessiz kalmıştım. "Gelmeyecek." Demişti.. "Gelmeyecek." Gelmişti işte. Karnında Ömer'in çocuğuyla yerleşmişti eve. Üstelik bana kapıyı gösterecek cesareti bile vardı.
Sevda o eve gelmişti.. Oraya yerleşecekti.. Ömer'le nikahı kıyılacaktı.. Ömer'e bir çocuk verecekti.. Ve ben tüm olanlara seyirci kalacaktım öyle mi? Ömer bu gece bana mı gelecek diye bekleyecektim her gece! Karşımda bebeklerini bekleyişlerini izleyecektim..
Sevda hiç çıkmamıştı aramızdan. Sadece ben kendimi kandırmıştım. Hiç te çıkmayacaktı. Bir yıl boyunca Ömer oyalamıştı beni. Ben de aptal gibi her defasında kanmıştım ona. Kalsam yine bir şekilde kandıracaktı beni. Yine oyalayacaktı.
Taksiye bindiğimde hala nereye gideceğimi, nasıl gideceğimi bilmiyordum. Tek bildiğim bu şehirde kalmayacağımdı. Şoföre, beni şehir dışına götürmesini söylemiştim. Bir an önce bu şehirden kurtulmak istiyordum. Belirsiz bir hayata doğru yol almaya başladım. Tıpkı evlendiğim günkü gibi. O gün de baba evinden çıkıp belirsiz bir hayata doğru yola çıkmıştım. Nereye, kime gittiğimi bilmeden, başıma neler geleceğini bilmeden binbir umutla çıkmıştım evimden. Şimdi de aynı durumdaydım. Tek fark, şimdi hayata dair hiç bir umudum olmamasıydı.
Araba mezarlığın yakınından geçerken inip kızıma veda etmek istedim ama yapamazdım bunu. Bir an önce burdan uzaklaşmam gerekiyordu. Sadece sessizce mırıldandım. "Anneni affet kızım.. Affet."
Bu kez dönüşüm yoktu, bu kez yakalanmamak için elimden geleni yapacaktım. Ömer çoktan haber alıp peşime düşmüştür.
"Tam olarak nereye gideceksiniz?" Diyen şoförün sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp şoföre baktım. Sahi ben nereye gidecektim? Sığınacak kimim vardı? Hiç kimsem! Bir tek Rabbim vardı. O da nereye gitsem vardı. O halde gideceğim yerin önemi de yoktu. Yeterki Ömer'in kolu yetişmesin bana.
"Şehirden biraz uzaklaşalım. Neresi olursa olsun."
Başımı yola çevirmemle şehir tabelasını gördüm. Nice insanları, nice hayatları bağrına basan şehir, bir tek beni sığdıramamıştı. Bir Elif fazla gelmişti, kaldıramamıştı koca şehir.
Şehrin dışına çıktığımızda bir minibüs çıkmıştı yolumuza. Önümüzde ilerleyen minibüsle aramızdaki mesafe kapanınca minibüsü durdurup binmiştim. Çevre illere yolcu taşıyan minibüslerden biriydi. Nereye gittiğinin önemi yoktu. Tıpkı benim gibi.
Birileri tarafından tanınmamak için başıma örttüğüm şalla ağzımı, burnumu kapatmıştım. En arka koltuğa oturup köşeye pusulmuştum. Peki şimdi ne yapacaktım? Yoluma nasıl devam edecektim?
Önce mümkün olduğu kadar burdan uzaklaşmam gerekiyordu. Beni kimsenin bulamayacağı bir yere gidip yeni bir hayat kuracaktım.
Arabanın aniden durmasıyla etraftaki adamları görünce neye uğradığımı şaşırdım. İçlerinden Ömer'in bir adamını tanımıştım. Bunlar beni arıyorlardı. Bu kez yakalanmamalıydım. Beni görürlerse ellerinden kurtulmam imkansızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL
SpiritualBEDEL SERİSİ 1 Bir canın bedeli kaç can, kaç hayat, kaç umut eder? Elif ve Ömer'in hikayesi bu.. Bedele kurban edilen iki hayatın hikayesi.. Birbirine zıt iki karakter, iki yaşam, iki kırık kalp.. Mecburen birleşen iki hayat.. Elif.. İstanbul'da doğ...