ELİF'İN AĞZINDAN..
Sonunda korktuğum başıma gelmişti işte. İki aydır gördüğüm kabuslar boşa değildi. Ömer çıkınca resimlere dikkatle baktım. Ama bu resimler nasıl bu hale gelmişti. Ben Fatih'le bu kadar yakınlaşmamıştım. Bunlar gerçek değildi. Fatih'in yüzüne baktığımda aramızda mesafe vardı. Böyle burun buruna değildik. Bedenlerimiz birbirine temas etmemişti. Ömer ogün parkta bizi görseydi keşke. O an herşeyi açıklardım ona. Ama bunlar gerçek değildi ve evliliğimi yıkacak derecede samimi pozlardı.
Ömer evden sinirle çıkarken kolunu tuttuğum için beni itmişti ve yere düşerken canım acımıştı. Yere çökmüş ağlarken Gülsüm ana girdi içeri.
"Kızım ne oldu? Ömer neye sinirlenmiş öyle?"
Hıçkırıklara boğulmuşken cevap veremiyordum ona. Kolumu karnıma sarmış halde ağlıyordum sadece.
"Elif bunlar ne? Bu.. bu adam senin eski sevgilin değil mi? Aman Allah'ım! Elif sen ne yaptın?"
Başımı kaldırdığımda resimler Gülsüm ananın elindeydi. Gözleri faltaşı gibi açılmış halde resimlere bakıyordu.
"Ben birşey yapmadım anne. O resimlerle oynamışlar. Ömer beni dinlemedi gitti."
"Elif bunlar gerçekten yalan mı? Bak bu namus meselesi..."
Ayağa kalkıp karşısına dikildim. Artık namusuma laf edilmesine tahammülüm yoktu.
"Yeter artık yeter. Madem namusunuza bu kadar düşkünsünüz önce oğlunuza namuslu olmayı öğretseydiniz. O başka kadının koynundan çıkıp bu eve geldiğinde namusunuz kirlenmedi de adamın biri elime dokununca mı kirlendi."
Yüzüne haykırmamla neye uğradığını şaşırmıştı. Bir anda karnımın kasılmasıyla acı içinde eğildiğimde panikleyerek beni koltuğa oturttu. Kendimi geri yaslayınca ağrım hafiflemişti.
"Bu fotoğraflar gerçek değil değil mi? İnanamam senin böyle bir şey yaptığına."
"Ömer inandı ama. Burda gördüklerine inandı. Beni dinlemedi bile."
Ömer'i aramadıkları yer kalmamıştı. Sevda'nın evine bile bakmışlardı ama yoktu. Aramalarımıza cevap vermiyordu. Sadece bir kez Serhat'ı aramıştı ama ona da nerde olduğunu söylemiyordu. Serhat bana İstanbul'da olanları anlatmıştı.
Eğer Ömer Fatih'i aramaya gittiyse ona ne yaparsa yapsın acımayacaktım. Fatih bu kez haddini aşmıştı. Karşıma çıkışını masumca sanmıştım oysaki intikamını almak için oynadığı bir oyunmuş bu.
Bu geceyi de uykusuz geçirmiştim. Ömer'i birkaç kez aramıştım ama artık aramayacaktım. Bana inanmadıktan sonra ona ne diyebilirdim ki. Ben masumdum ve Ömer bunu anladığı zaman bu yaptığına çok pişman olacaktı.
Bugün de akşama ererken hala Ömer'den haber yoktu. Serhat'ı bir kez daha aramıştı ama yine yerini söylememişti. Normalde Serhat onun gidebileceği her yeri bilirdi ama bulamamıştı. Ya da benden birşeyler saklıyordu.
Artık sabrım tükenmişti. Ömer her neredeyse çıkıp kendim bulacaktım onu. Belki de Sevda'nın yanındaydı ve Serhat yalan söylüyordu. Telefonumu elime alıp Serhat'ı aradım.
"Ömer aramadı mı seni?"
"Aramadı hanımım."
"Buraya gelebilir misin işim var senle. Ama içeri girme arabada bekle."
"Peki." Dediğinde telefonu kapatıp giyindim. Ömer'in o kadının yanında olmadığını gözümle görmek istiyordum. Serhat arabayla kapıya geldiğinde hemen dış merdivenlerden aşağı indim. Evdeki kimseye hesap vermekle uğraşamazdım şimdi. Arabanın kapısını açıp bindiğimde Serhat'ın şaşkın bakışlarıyla karşılaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL
SpiritualBEDEL SERİSİ 1 Bir canın bedeli kaç can, kaç hayat, kaç umut eder? Elif ve Ömer'in hikayesi bu.. Bedele kurban edilen iki hayatın hikayesi.. Birbirine zıt iki karakter, iki yaşam, iki kırık kalp.. Mecburen birleşen iki hayat.. Elif.. İstanbul'da doğ...