Multimedya: Ghajini filminden bir kare. Kesinlikle filmi izlemenizi tavsiye ederim.
Ömer'in elinden anahtarı alıp kapının kilidine takmaya çalıştım. Kilidi çevirmemle kapı açılınca sanki bambaşka bir dünyaya adım atmaya hazırlanıyorduk. Besmele çekerek sağ adımımızı içeri atarken mutluluktan uçuyordum.
Ben girmeden önce Ömer'in girmesi için kenara çekilince Ömer içeri adım atmıştı. Bir anda adım attığı yerde ayağının yumuşak bir şeye battığını farkedince şaşkın halde ayağını geri çekti. İlk adım attığı yere yerleştirdiğim ıslak alçıda ayağının izi çıkmıştı. Ömer ne olduğunu anlamaya çalışırken, onun adımının yanına adım atarak kendi ayağımın izini çıkarttım.
"Evimize attığımız ilk adımlarımızın izleri. Rabbim, ömür boyu en güzel anlarıma senle adım atmayı nasip etsin. Senle elele adım atalım mutluluğa. Nereye gidersek gidelim, adımlarımız hep birbirimizi bulsun."
Ömer, bana doğru bir adım atarak aramızdaki mesafeyi kapattı. Yüzümü elleri arasına alıp alnıma bir öpücük kondurduktan sonra alnını alnıma birleştirdi.
"Bu adımlar senden başka yere gitmeyecek. Sen bana bir adım gel, ben sana sel olur akarım."
Bize ait bir ev, bize ait bir dünya. Sadece ikimize ait. Kimsenin karışmadığı, yasaklar koymadığı, özgürce hareket edebileceğim kendi evim.
Bir gün öncesinden salonu süsleyip hazırlamıştım. Üzerinde 'ÖMRÜME HOŞGELDİN' yazan pano kapıdan girer girmez göze çarpıyordu. Sabah konakta hazırladığımız Ömer'in sevdiği yemekleri Mihriban eve getirmiş ve şık bir masa hazırlamıştı.
Kendi zevkimizle seçtiğimiz eşyaların yanısıra kendi çeyizimdeki eşyaların çoğunu ilk kez açıyordum. Konaktaki odamda kullanma imkanım yoktu ve evin diğer bölgelerinde de ihtiyaç olmadığı için kapalı kalmıştı çeyizlerim. Özenle seçip hazırladığım çeyizlerim evimde yerini almıştı artık.
İçimde sevincin yanısıra hüzün de vardı. Alışmıştım konağın kalabalığına. Düzenine alışmak zor olsa da alışmıştım. Sultan hanım dışında herkesle aram çok iyiydi. O olmasaydı konakta sorunsuz yaşamaya devam ederdim. Yuvama zarar vermeseydi huysuzluğuna dayanabilirdim. Ama onun tek amacı yuvamı dağıtmaktı. Bunu defalarca denemişti ve başarmıştı. Bu defa başaramayacaktı. Bu defa aramıza girmesine, yuvamın huzurunu bozmasına izin vermeyecektim.
Ömer'le yemek yerken keyifli bir şekilde sohbet ediyorduk. Yeni hayatımız hakkında planlar yaparken heyecanımız gözlerimizden okunuyordu. Uzun zaman olmuştu böylesine sıcak sohbet etmeyeli. Ve uzun zamandan beri ilk kez bu kadar çok yemek yemiştim.
Evimizde her şeyimiz tamamdı nerdeyse. Mutfak alışverişini Ömer'le yapmak istediğim için hiçbir şey almamıştım. Kendime ait evimde en çok yapmak istediğim şeylerden biri Ömer'le alışverişe çıkmaktı. Evlendiğimden beri hiç mutfak alışverişi yapmamıştım. Canım birşey istediğinde yardımcılardan ya da Ömer'den isterdim, aldırırlardı.
Yemekten sonra Ömer'le birlikte alışverişe çıktık. Uzun zamandan sonra markete girip temel ihtiyaçları almak tuhaf gelmişti bana. Ömer'in ise ilk defa bu işi yaptığı belli oluyordu. Benim kadar keyif almadığı her halinden belliydi. Alışveriş boyunca söylenip durmuştu.
"Alışveriş yapmak bana mı düştü? Bu iş için birini görevlendireceğim. Bir daha asla çıkmam..."
Alışverişten döndükten bir süre sonra Gülsüm ana ve Mihriban da gelmişti. İlk misafirim gelmişti ama onlar misafirliğe değil, evimi toparlamaya yardım etmeye gelmişlerdi. Ömer, uzun zamandır uğramadığı şirkete gitmek için çıkarken biz de evi düzenlemeye başlamıştık. Eve yardımcı alma konusunda herkes üstüme gelirken, ben kesinlikle evimde yabancı birini istemiyordum. Belki hamileliğimin son zamanlarında günlük temizlik yapacak biri olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL
SpiritualBEDEL SERİSİ 1 Bir canın bedeli kaç can, kaç hayat, kaç umut eder? Elif ve Ömer'in hikayesi bu.. Bedele kurban edilen iki hayatın hikayesi.. Birbirine zıt iki karakter, iki yaşam, iki kırık kalp.. Mecburen birleşen iki hayat.. Elif.. İstanbul'da doğ...