Şiddetli bir sancıyla gözümü açtığımda Ömer'in kollarında buldum kendimi. Ben uyurken gelip yanımda uyumuş. Yerimden zorla doğrulup kendimi banyoya atmıştım.
Banyodan çıktığımda acı çeksem de mutluydum. Sonunda regl olmuştum. Hem hamile değildim hem de Ömer bana yaklaşamazdı.
Aslında çocuğum olmasını çok isterdim. Ama bu durumda değil. O yaşanan berbat günün bir eserini doğuramazdım.
Odaya döndüğümde Ömer uyanmış, yüzünde gülümseme vardı. Onun mutluluğunu bozacaktım. Hem neden çocuk istiyordu ki. Sevdiği varken mecburen evlendiği bir kadından.
Yaşadıklarımı unutmaya çalışırken tekrar gözümün önünden film şeridi gibi geçmişti. Bu eve gelişim, Ömer hakkında duyduklarım, Sevda denen kadın. Bu evde zoraki kalışım...
İçim daralmış, kendimi balkona atmıştım. Yüreğime ağır geliyordu bu yük. Oysaki benim hayalimdeki evlilik böyle değildi. Küçük bir evim olacaktı. Gönlümün istediği biriyle evlenecektim. Kendi evimde eşimle mutlu bir yaşamım olacaktı. Her evlilik mutlu olacak diye birşey yok, illa bazı sorunlar yaşanacaktı ama bana sadık bir eşim olacaktı. Akşam işten gelişinde kapıyı açıp güler yüzümle karşılayacak, ona yemekleri kendim hazırlayacaktım. Çocuklarım olacaktı...
"Hava serin içeri gir."
Ömer'in sesiyle düşüncelerimden sıyrıldığımda yanıma gelmişti.
"Elif, neyin var?"
"Ben böyle hayal etmemiştim."
Boğuk çıkan sesimle yüreğimdeki acıyı dilime vurmuştum.
"Ben sadece bana sadık bir eş istedim. Benim olsun, beni sevsin. Çok mu şey istedim. Seni o kadınla paylaşmaya dayanamıyorum. Ona dokunduğunu, bana vermediğin sevgini ona verdiğini düşündükçe çıldırıyorum."
İsyan dolu haykırışıma gülümsemişti.
"Sevmediğin adamın nesini kıskanıyorsun ki."
Bu tavrı iyice çileden çıkarmıştı beni.
"Beni düşün. Başka bir adamın koynundan çıkıp senin.."
"Tamam kes."
Yumuşak ses tonu bir anda sertleşmiş öfkeden gözü dönmüştü. Yerinden kalkıp bir sigara yaktı.
"İşte bak. Senin duymaya bile tahammül edemediğin şeyi ben her an yaşıyorum. Bunun sevmekle alakası yok."
"O kadın benim için herşeyini ardında bırakıp peşimden geldi. Sırf benim için."
"Ben de bıraktım. Herşeyimi. Evimi, ailemi, hayallerimi."
"Sen istemeyerek zorla geldin. Mecbur olduğun için burdasın. Mecburiyetin kalmayınca hemen kaçıp kurtulmak istedin."
"Ben eğer hala bu evdeysem..."
Karnıma giren sancıyla daha fazla konuşamamıştım. Elimi karnıma bastırıp iki büklüm olduğumu görünce telaşla yanıma oturup elini karnıma koymuştu.
"Neyin var?"
Karnımdaki elini geri itip gözlerimi gözlerine diktim.
"Çocuk yok boşuna heveslenme. Hamile değilim."
Yerimden kalkıp yatağa uzanmamla peşimden gelip yanıma uzanmış, ağrıyan karnımı ovmaya başlamıştı.
"Kaç gün sürüyor?"
Nihayet ben söylemeden anlamıştı. Ben böyle birşeyi söyleyemezdim ona.
"Altı gün."
"Sen her defasında böyle psikopata mı bağlıyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL
SpiritualBEDEL SERİSİ 1 Bir canın bedeli kaç can, kaç hayat, kaç umut eder? Elif ve Ömer'in hikayesi bu.. Bedele kurban edilen iki hayatın hikayesi.. Birbirine zıt iki karakter, iki yaşam, iki kırık kalp.. Mecburen birleşen iki hayat.. Elif.. İstanbul'da doğ...