Oturma odasının karşısında Sametle karşılaştım.
"Amcam senle annemi aşağı çağırıyor." Dedi. Annem namaz kılıyordu.
"Tamam. Annem namazını bitirsin ineriz." Dedim
"Abla, sen bu adama ne dedin öyle öfkelenmiş?"
"Onla evlenmek istemediğimi söyledim." Hınzırca gülerek söylediğim laf Samet'i şaşırtmıştı.
"Hayır abla. Yani senden beklemem ama küfür filan mı ettin? Terbiye almamış filan deyip duruyor. "Ne yaptı" diye sorduk söylemedi. Ben de ne yapmışsa haketmişsindir. Ablam yeterince edepli biridir. Şimdiye kadar kimseye bir saygısızlığı olmamıştır dedim."
Gülmeye başladım. Demek ki benden yediği tokadı söylemeye utanmıştı.
"Neyse boşver onu bu evde adını duymak istemiyorum. Dediğin gibi hakedene hakkını verdim."
Annem namazını bitirince indik aşağı. Onlardan kimse kalmamıştı. Sadece amcamlar ve dedem vardı. Samet te arkamızdan gelmişti. İçeride yoğun sigara dumanı vardı. Girer girmez hemen odayı havalandırdım. Çay bardaklarını ve küllükleri toplamaya başladım. Birşey duymak dinlemek istemediğim için işle oyalanmaya çalışıyordum. Mutfağa doğru giderken amcamın sesini duydum.
"Onları bıraktıktan sonra gel otur kızım." Dediğini yaptım. Geçip annemin yanına oturdum.
"Biz adamları zor susturuyoruz bu da onları kudurtup başımıza yolluyor. Senin yüzünden hepimizi öldürecekler ama seni de götürecekler merak etme."
Dedemin sözleri bana karşı öfke saçıyordu. Cevap vermemiş susmayı tercih etmiştim. Zaten ne desem faydası yoktu. Bu evde bir o sevmezdi kızları bir de Zübeyde yengem. Bugüne kadar bir kez olsun bizi insan yerine koymamıştı. İyi ki amcamlar ona çekmemişti. Amcam konuşmaya başladı bu defa.
"Bak gülüm bu adamların gözünü kan bürümüş. Bu adam kardeşinin cenazesine bile gitmedi intikam hırsı yüzünden. Şerefsizin teki bu. Biz bunlarla baş edemeyiz. Ama o adama da kurban etmeyiz seni. Şansımızı zorladık bakalım. Şimdi gittiler aralarında bir karar verip yarın gelirler. Olmazsa tekrar büyükler bir araya gelir. Merak etme sen sahipsiz değilsin. O adam da sana sahip olamaz."
Arif amcam girdi araya.
"Allah aşkına Elif aşağıda ne dedin de bu adamı böyle çıldırttın?"
Dedemin duymasından korkuyordum. Kulakları biraz ağır işitiyordu. Zaten bizimle de ilgilenmiyordu. Sesimi alçaltarak "Tokat attım." Dedim ve muzipçe gülümsedim. Hepsinin gözleri faltaşı gibi açılmıştı.
"Tamam istediğinizi söyleyin bana ama haketmişti. Orda kendimi korumalıydım. Siz orda yoktunuz ve benim de kendimi korumak için başka çarem yoktu. Müsadenizle, konuşacak başka birşey yoksa eve gitmek istiyorum. Şimdi konuyla ilgili artık hiç birşey duymak istemiyorum. Sonra fırça atarsınız bana."
Kendimi acındırır gibi yaptığım hareket amcamı güldürmüştü. Kıymazlardı bana zaten. Onların yanında küçük bir çocuk gibi olurdum. Hiç büyümemiştim onların gözünde. Ama hiçbir zaman onlara karşı ters bir hareketim olmamış, saygımı hep korumuştum.
"Tamam gülüm git hadi."
Amcamın sözüyle ayağa kalkıp anneme baktım."Sen git kızım ben amcanlarla konuşacağım." Dedi.
"Peki." Deyip çıkacakken amcamın sesiyle durdum.
"Bir de bundan sonra biraz daha dikkatli davran. Yalnız başına dışarı çıkma. Kafana göre bir yerlere gitme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL
SpiritualBEDEL SERİSİ 1 Bir canın bedeli kaç can, kaç hayat, kaç umut eder? Elif ve Ömer'in hikayesi bu.. Bedele kurban edilen iki hayatın hikayesi.. Birbirine zıt iki karakter, iki yaşam, iki kırık kalp.. Mecburen birleşen iki hayat.. Elif.. İstanbul'da doğ...