BEDEL 82 *AŞK NEDİR?*

69.3K 3.2K 274
                                        

Ömer'in omzuna yaslanmış halde anın tadını çıkarırken hiç kalkmak istemiyordum yerimden. Sanki yerimden kalksam bu huzur veren sıcaklığı bir daha bulamayacakmışım gibi hissediyordum. Ömer kolunu belime sarmış, arada bir başıma öpücükler konduruyor, kokumu içine çekiyordu.

Başımı Ömer'in omzundan kaldırıp gözlerine bakınca ne kadar özlediğimi farkettim. Evet özlemiştim. Yanımda olduğu halde başımı başka yöne çevirdiğimde bile özleyebiliyordum.

"Benden önce kimseye aşık oldun mu?"

Beklemediği soru karşısında sessiz kaldı bir süre. Yüzümü seyrederken dudaklarında beliren gülümsemesinden öpmemek için zor tutuyordum kendimi. Gülmek bir insana bu kadar mı yakışır?

"Sana aşık olduğumu nerden çıkardın?" Demesiyle neye uğradığımı şaşırdım. Ne yani, bana aşık değil miydi? Peki bu gözlerinde gördüğüm neydi?

"Sen.. Aşık değil misin bana?"

"Aşk? Aşk nedir bilmem ki. Şimdilerde kime sorsan aşık. Ben değilim galiba. Ama şu var. Senin adın bile geçince yüreğimin titrediğini hissediyorum. Seni görünce güneş doğuyor karanlıklarıma. Sen gülünce bahar geliyor kışıma, çiçekler açıyor. Senin bir damla gözyaşın kıyametim oluyor. Üzüldüğünde koskoca dünya başıma yıkılıyor. Seni düşününce yaşadığımı hissediyorum."

"Sevmek mi güzeldir yoksa sevilmek mi? Sorusuna herkes 'Sevmek' diye cevap verir. Çünkü sevildiğinden emin olamaz. Bana sorsalar sevilmek derim. Neden mi? Senin tarafından sevilmek dünyalara bedel. Gözlerinde gördüğüm ışığın adı aşk mıdır bilmem ama hep böyle parlasın gözlerin. O ışığı hiç söndürme.

"O ışık sensin meleğim. Gözlerimdeki ışığın adı Elif. Sebebi Elif."

Başımı tekrar omzuna yaslayınca bir türkü mırıldanmaya başladı

"Çıkalım kaleye bir akşam üstü bir akşam üstü
Sen Sivas'ı seyret yar bende seni yar bende seni
Sanma deli gönül yar sana küstü yar sana küstü
Sen Sivas'ı seyret yar bende seni yar bende seni

Yıllardır hasretim o gül yüzüne o gül yüzüne
Ceylan bakışına yeşil gözüne yeşil gözüne
Başımı koyupta göğsün üstüne göğsün üstüne
Sen Sivas'ı seyret yar bende seni yar bende seni

Bu garip Ömer'in kurbanın olsun kurbanın olsun
Sensiz bu dünyayı söyle neylesin söyle neylesin
İste bu canını yoluna sersin yoluna sersin
Sen Sivas'ı seyret yar bende seni yar bende seni."

Ömer'in dudakları arasında mırıldandığı türkü benim çok sevdiğim bir türküydü. Ve sözleri, şu anki halimizi en iyi anlatabilecek sözlerdi. Tek farkımız, seyrettiğim Sivas değil Bitlis'ti.

İlk kez Ömer'in türkü söyleyişine şahit oluyordum. O kadar güzel söylüyordu ki içim erimişti karşısında.

Hiç konuşmadan, rüzgarın kulaklarımıza fısıldadığı melodiyi dinlemek çok huzur vericiydi.

Ömer'le biraz gezdikten sonra dışarı çıkmışken şirkete uğramaya karar verdik. Güya şirketin çalışanıydım ama doğru dürüst çalışma imkanım olmamıştı. Ömer evden bazı işleri takip edebiliyordu ama benim çizim yapmaya hiç vaktim olmamıştı. Bir an önce kendimi toparlayıp işimin başına dönmem lazımdı. Doğuma kadar idare edebilirdim.

Şirketten içeri girince çalıştığım günler gelmişti aklıma. Odamı, çalışma arkadaşlarımı özlemiştim. Ömer'le önce Bekir ağanın odasına girdikten sonra Ömer kendi odasına gitmiş, ben de çalıştığım odaya gitmiştim. Fakat odamda, benim yerimde başka bir tasarımcı vardı. Yerime başka birini almışlardı. Ben olmadığım zamanlarda geçici olarak eski tasarımcı Canan bakardı ama şimdi Canan başka bir işle ilgileniyordu. Oda arkadaşlarımla selamlaştıktan sonra Ömer'in odasına gittim. İçeri girdiğimde telefonla konuşuyordu.

BEDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin