Aradan bir hafta kadar zaman geçmişti. Bu süreçte babamla o sormadıkça konuşmuyordum. Tarlanın işide neredeyse bitmişti. Karşı taraf sık sık arıyor hal hatır soruyordu. Annemle pazara gitmek için hazırlandım. Turuncu desenli bir fistan giyip pazarın yolunu tuttum. Annem sebze seçerken yandaki kadınların söyleşmelerine kulak misafiri oldum.
"Buda Altayların yeni gelini. Küçük oğlunu evermiş. Birkaç aya kalmaz pazara gelmesine gerek kalmayacak."
Altayların yeni gelini demek. Tarla ve evden başka yere çıkmayan Feride tüm köylülerin ağzında bir ünvan kazanmıştı.
"Kız sana diyorum hu."
"Ha, efendim ana."
"Patlıcan diyorum alalım mı? Aklın nerede kız senin."
"Alalımda gidelim anne hadi."
"Tamam be dur, şu marketede bir uğrayayım. Şu köşede bekle geliyorum ben."
Oflayarak köşeye geçtim. Karşıdan bana doğru koşan çocuğun Ali olduğunu görünce şaşırmıştım. Yanıma yaklaşıp karşıma gidildi. Nefes nefese kalmıştı.
"Bak Feride. Özcan'ın sana deli gibi vurgun olduğunu biliyorum. Ama sen artık benim sözlümsün. Seni rahatsız ettiği an bana söyleyeceksin. Tek bir rahatsız ettiği bakışında bile."
"Ama..."
"Vaktim yok Feride annen gelecek. Bu akşam bir şekilde evden çıkıp çeşmenin oraya gel. Seninle konuşacaklarım var. Yedide seni bekliyor olacağım."
Birşey diyemeden şaşkınlıkla kafamı salladım. Nasıl çıkacaktım onuda bilmiyordum.
"Feride!" bana doğru gelen annemi görünce poşetleri elinden aldım ve evin yolunu tuttuk.
Akşama kadar dediklerini düşündüm. Özcan mahallemizden bir gençti. Yüzüme söyleyemesede küçük çocuklarla hep haber yollatıyordu. Sabretmem gerektiğini birkaç seneye beni alacağını yazıyordu. Bu meseleyi öğrense ne yapacağını tahmin edemiyordum. Ali'nin bu konuyu nerden bildiğinide bilmiyordum. Tüm sorularımın cevaplanması için akşam bir yolunu bulup gitmeliydim. Saat altı olmuştu.
Salonda oturan babamın yanına yaklaştım.
"Baba. İlkokul arkadaşım Mesudelere yemeğe gidebilir miyim. Abisi ve babası evde yokmuş. Bayağıdır çağırıyor."
"Ne işin var milletin evinde akşam akşam."
Madem öyle bana yaptıklarını kullanmalıydım.
"Ben artık sözlü bir kızım baba. Laf söz olmaz. Sonuçta bir sahibim var değil mi?"
Aval aval suratıma bakıp kaşlarını kaldırdı.
"Sakın geç kalayım deme."
Başımı sallayıp odadan çıktım. El fenerini çaktırmadan elbisemin kolunun içine sokuşturdum. Annemede haber verip evden çıktım. Normal biryere gidiyormuş gibi dikkat çekmeden yürüyordum. Uzun bir süre yürüdükten sonra çeşmeye varmıştım. Etrafı kolaçan ettim. Kimse yok gibi gözüküyordu. Çeşmenin taşının kenarına oturup beklemeye başladım. Neredeyse on dakika beklemiştim ne gelen vardı ne giden.
Omuzumda hissettiğim elle irkildim.
"Şştt. Benim."
"Ali?"
"Benim ben."
Feneri suratına tutunca kaşlarını çatarak bana baktı. Kapatarak ayağı kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESLİMİYET
General FictionSevmeyecektim. Her ne olursa olsun daha on altımı doldururken babamın beni sattığı bu adamı sevmeyecektim. Hiçbir zaman dediğini yapmayacaktım. Bana hakim olmasına izin vermeyecektim. Ona direnecektim. Asıl eğlence şimdi başlıyordu. Zorla güzellik...