47.Bölüm

55.8K 2.2K 47
                                    

Sabah uyandığımda dünün yorgunluğuyla duş aldım. Ömer hala uyuyordu. Mehmet eve gelmemişti. Büyük ihtimal Ece'nin yanındaydı. Uyanmış mıydı merak ediyordum ama Mehmet'i aramak istemiyordum. Ona çok fazla kızgındım. Dün gece geç saatlere kadar uyumamış bana söylediklerini düşünmüştüm. Cevabım ise netti.

En iyisi hastaneye gitmek diye düşünerek aşağı indim ve birşeyler atıştırdım. Ardından üzerimi giyindim. Bu sırada Ömer uyandı. Onu da doyurdum ve üzerini değiştirdim. Yavaş yavaş çocuk bakmaya alışıyordum.

Birilerine sorarak hastanenin yol tarifini aldım ve otobüse bindim. Hava hafif yağmurlu ve soğuktu. Ömer'i battaniyesine sararak kucağıma yatırdım. Sadece görünen küçük yüzü çok şirin gözüküyordu. Burnuna öpücük kondurarak yolu izledim.

Hastaneye geldiğimizde inerek Ömer'i omuzuma yatırdım. Dün hatırladığım kadarıyla odaya doğru gittim. Kapıda annesini görünce doğru yere geldiğimi anladım. Hızla yanına geldim.

"Ece uyandı mı?"

"Dün sabaha karşı uyandı. Şuan uyuyor, uyanınca görebilirsin."

Başımı sallayıp yanına oturdum. Uzaktan Mehmet geliyordu. Elinde poğaça ve meyve suyu vardı. Beni fark edince bir bana bir Ömer'e baktı. Ardından önümüzde durdu.

"Buyrun Meliha Hanım."

"Sağol evladım."

Ardından bana baktı ve Ömer'i kucağımdan aldı. Boynundan öpüp sevmeye başlayarak omuzuna yatırdı.

"Az gelsene."

Başımı sallayarak peşinden gittim. Camın kenarında durarak kaşlarını çattı.

"Neden seni gelip almam için beni aramadın?"

"Gerek yoktu, geldim işte."

"Feride kafana göre iş yapma lütfen. Ne senin ne oğlumun caddede çok fazla gezinmesini istemiyorum."

Kollarımı birleştirirken kaşlarımı çattım.

"Geldim işte, hiçbir şey olmadı."

"Bu mesele yüzünden bana böyle davranmanı istemiyorum. Annem iyi değil ve ölmeden önce torununu görmek istiyor hepsi bu. Ömer artık benimde oğlum. Kararlarını tek başına veremezsin."

"Bu meseleyi sonra konuşabilir miyiz?" dedim uzatmak istemeyerek. Yoksa bu mesele uzayıp gidecekti. Annesinin ayağı kalktığını görünce ona doğru ilerledim.

"Ece uyandı" dedi heyecanla.

Yanına girdiğimizde Ece yarı ayık gözlerle bize bakıyordu. Rengi fena gözükmüyordu. Ardından içeri Mehmet girdi. Ömer'i kucağına yatırırken koltuğa oturdu. Bende Ece'nin yatağının kenarına oturarak elini tuttum.

"Neden yaptın bunu?"

Ece zar zor doğrularak annesine baktı.

"Bizi biraz yalnız bırakabilir misin anne?"

Annesi yüzünü düşürdükten sonra başını sallayarak dışarı çıktı. Birşey söylemesini bekleyerek yüzüne odaklandım.

"Bu dünyaya ait olmadığımı fark ettim."

"O nasıl bir laf? Bunca kötü kalpli beş para etmez insanlar bu dünyada yaşıyor da sen mi ait değilsin? Bunun ne kadar yanlış olduğunu bilmiyor musun?"

"Biliyorum. Bir anlık kriz gibi birşeydi. Önce ailemden uzak kaldım, sonra en güvendiğim insanlar tarafından kazıklar yedim."

TESLİMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin