51.Bölüm

57.2K 2K 122
                                    

"Hey uykucu şirin, aç artık gözlerini."

Gözlerimi araladığımda dün kapattığımda ki gibi yine Mehmet'in gözleri ile karşı karşıya geldim. Elindeki tepsiyi komidinin üzerine bırakarak dudağıma masum bir öpücük kondurdu. Başımı çevirdiğimde ayaklarını ağzına sokmaya çalışan bir adet Ömer'i gördüm. Bu haline gülümserken eğilip boynundan öptüm.

"Hop Ömer bey, karımı baştan çıkarmayı bırak yoksa o küçük burnunu rendelerim."

Dehşetle Mehmet'e baktım.

"Hain fantezilerini oğlumun üzerinde kullanma."

"Kimin üzerinde kullanayım?" dedi pis pis sırıtırken.

Elime geçen ilk yastığı fırlattığımda havada yakaladı. Ardından yatağa atladı ve Ömer'i öpmeye başladı.

"Hadi sen kahvaltını yap, ayağına kadar getirdim bak."

"Sen yemeyecek misin?"

"Saatin kaç olduğunun farkında mısın sen? Çoktan yaptım."

Saate baktığımda gözlerimi büyüttüm.

"Bir mi! O kadar yorulmuş muyum ya?"

Mehmet kıkırdarken bacağını cimcikledim.

"Bırak bacağımı yemeğini ye hemen, oğlunda aç."

Dil çıkararak tepsiyi kucağıma aldım ve dökmemeye çalışarak yemeye başladım. Ömer ve Mehmet yanımda boğuşurken Ömer halinden memnun gibiydi. Oğluşumun sakin tavırlarına baktığımda öz babasına benzemediğini anlıyordum. Bu benim için iyi bir şeydi. Zaten Ömer öz babasının Ali olduğunu kesinlikle bilmeyecekti.

Bu konuda Mehmet ile anlaşmıştık. Köyde tanıştığımızı, sonradan Mehmet'in işi dolayısıyla İstanbul'a geldiğimizi söyleyecektik ona. Akrabalarımızın kötü insanlar olduğunu bilse de olurdu. Böyle olduğu yetmezmiş gibi birde bu hafta sonu Firdevs annemizi görmeye gidecektik. Kafama koymuştum. Sonuç her ne olursa olsun Esma'yı da görecektim. Ona gerçekleri anladığı kadarıyla anlatacaktım. Zaten bir yıl geçmişti. Çok daha büyüdüğünü tahmin edebiliyordum.

Yemeğim bittiğinde tepsimi mutfağa götürüp yerleştirdim. Ardından yeniden yanlara gelip yüz üstü yatmış Ömer ile oynayan Mehmet'in yanına uzanıp yanağına öpücük kondurdum.

"Teşekkür ederim.

"Afiyet olsun" dedi Ömer'i uzatırken. "Şimdi sıra onda."

Kaşlarımı kaldırarak ona baktım.

"Sen burada mı duracaksın?"

Gülümseyerek başını salladı.

"Onunla paylaştığıma şükretsin."

Kafasına hafifçe vurduğumda kahkaha atarak beni gıdıklamaya başladı. Ben kendimi kurtarmaya çalışırken Ömer ağlamaya başlayınca açlığının zirvede olduğunu anlayarak Mehmet'in elinden kurtulup ona uzandım. Kollarıma alırken yemeğin yaklaştığını hissederek heyecanlanmıştı oda.

Onu emzirirken yatağa yedi seksen yayılan Mehmet'e baktım.

"Sen restorana gitmeyecek misin?"

"Karımdan uzaklaşabileceğimi sanmıyorum."

Gülümseyerek elimi yanağına koydum.

"Ama birinin işleri yönetmesi gerek değil mi?"

"Şu ortamdan uzaklaşmak kolay mı sanıyorsun?"

"Senden uzaklaşmakta öyle ama alışsak iyi olur, her zaman böyle rahat bir işimiz olmayabilir."

"O konu bende."

TESLİMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin