42.Bölüm

59.9K 2.4K 129
                                    

Ömer'in birinci haftası olmasına rağmen biraz daha yüzü toparlamıştı. Ama hala burnu ufacıktı o ayrı tabi. Bu kadar güzel bir bebek doğurduğum için gururlanmalıydım sanırım.

Kucağımda uyuyan miniği beşiğine yatırıp salona indim. Mehmet camın kenarında telefonla konuşuyordu. Yarın restoranın açılışı vardı. Restoran daha açılmadan ikimize de bir anlam bırakmıştı. Çocuğumun doğduğu yer. Normalde doğum yeri ya ev ya hastane olurdu. Gerçi bizim neyimiz normaldi ki bu olsun değil mi?

Beni fark ettiğinde gülümseyerek ağzını oynatarak "uyudu mu?" diye sordu. Başımı sallayarak onay verdim.

"Peki Rıza bey, umarım sizide aramızda görürüz. İyi günler."

Yanıma oturduğunda ona baktım.

"Büyük bir açılış olacak herhalde?"

"Öyle görünüyor. Önemli isimleride çağırdım. Davetlilere yemek vereceğiz. Kemancılar felan ayarladım."

"Vay vay vay."

Gülümseyerek göz kırptı.

"Ne sandın."

Kapı çaldığında sorarcasına Mehmet'e baktım.

"Ece" dedi gülümserken.

Ne yalan söyleyeyim artık o kıza sinir olmuyordum. Bana çok yardımı dokunmuştu. En önemlisi de artık Mehmet ile aralarında birşey olmadığına emindim. Kapıyı açtığımda Ece elinde çiçekle içeri girdi.

"Hoşgeldin" diyerek gülümsedim bende. Öperek içeriye davet ettim. Ardından Mehmet ile selamlaştılar.

"Nasılsınız bakalım görüşmeyeli?" dedi Ece koltuğa otururken.

"İyiyiz, bebek büyütmeye çalışıyoruz" dedi Mehmet. Umarım bebekle ağladığımı ağzından felan kaçırmazdı.

"İtiraf edeyim sizi değil onu görmeye geldim, nerede?"

"Uyuyor" dedim yukarıyı göstererek.

"Bunlar Ömer'in dedi elindeki çiçek ve poşeti uzatırken.

"Teşekkür ederim zahmet oldu" dedim alırken.

"Aç bakalım beğenecek misin."

Çiçeği sehpanın üzerine bırakarak poşeti kucağıma aldım. Oldukça süslü bir kutuydu. Süslerini sökerek kutuyu açtım. İçinde mavi minik kıyafetler, en altındada mavi bir battaniye vardı. Heyecanla çıkartıp inceledim. Bunlar kesinlikle çok tatlıydı.

"Çok güzeller, çok teşekkür ederim" diyerek Ece'yi öptüm. Oda gülümseyerek göz kırptı.

"Bundan sonra oğlunun bir teyzesi olduğunu unutma."

"Unutmam" dedim yeniden gülümserken.

Ömer ağladığında hemen doğrulup koşar adımlarla yukarı koştum. Bir çırpıda onu kucağıma alarak biraz öpücükledim. Ardından yatırıp bir süre emzirdim. Yeni yeni gözlerini açmaya başlıyordu. Gözleri şimdilik gri gibi bir renkti.

Doyduğuna emin olduğumda yeniden kucağıma alıp aşağı indirdim. Ece bizi görünce direk ayağı kalktı.

"Allah'ım şuna bak" diyerek bize doğru geldi.

TESLİMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin