8.Bölüm

111K 3.8K 217
                                    

Sabahtan beri dün Mehmet'in verdiği kağıdı düşünüyordum. Kağıdı tekrar tekrar açıp okuyordum.

-Hayatının mahvolmasını istemiyorsan saat sekizde sizin oradaki çeşmede ol. Sana yardım edeceğim.-

Bana nasıl yardım edecekti ki? Ve bunu neden yapacaktı? Yoksa istemediğimi ona Ali mi söylemişti? Oraya gitmeli miydim?

Kafamda milyon senaryo kurduktan sonra gitmeye karar verdim. Çünkü yazdığı üzere hayatımın mahvolmasını istemiyordum. Babamın eve geç gelmeleri bu akşamda işime yarayacaktı. Sofrayı topladıktan sonra üzerime mavi keten bir elbise geçirip salona gittim. Annem yere serilmiş çamaşır katlıyordu.

"Anne ben hemen Seher'e gidip geliyorum."

"Hayırdır kız Seherlerden çıkmıyorsun bu ara."

"Şey.." dedim biraz utanır gibi yaparak. "Evlilik hakkında felan işte. Birşey bilmiyorum ya ben."

Kendimi evliliğe hazırladığımı zannederek "iyi git geç kalma" diyerek gülümsedi.

Sanki Seher beş koca boşamışta.

El fenerimi tuta tuta ormanın içinden yürüyordum. Bir yandan da bir Özcan vakası daha yaşamamak için dua ediyordum. Henüz çeşmeye varmadan arkamdan gelen sesle feneri arkama tuttum. Neyseki bu Mehmet'ti.

Geldiğime sevinmiş bir ifadeyle bakarak gülümsedi. Bende utanarak başımı eğdim ve yürümeye devam ettim. Çeşme'ye kadar yan yana yürümüş ama hiçbir şey konuşmamıştık. Zıplayarak çeşmenin kenarına oturduğunda sessizliği bozan o olmuştu.

"Gelmezsin sanmıştım."

Bende karşısındaki kütüğe oturarak ona döndüm.

"Hayatımı mahvetmek istemiyorum."

İç çekerek gülümsedi.

"Aklında biri mi var?"

Sıkıntıyla başımı salladım.

"Eğer olsaydı çoktan onunla kaçardım."

"Töreye karşı gelip ölmek için mi?"

"Ne fark eder ki?" deyip omuz silktim. "Ha o eve gelip bet suratlı babaannenle birlikte yaşamışım, ha ölmüşüm."

Sırıtarak içtenlikle gülümsedi.

"Çok açık sözlüsün."

Gülerken kısılan gözleri onu oldukça sempatik gösteriyordu. Bende gülümseyerek öyle anlamında kaşlarımı kaldırdım.

"Ali ile konuştuklarınızı duydum" dediğinde sorarcasına ona baktım.

"Odada sana dediklerini."

Sinirle gözlerimi devirdim.

"Senin kardeşin tam bir aptal. Onu istemediğimi biliyor buna rağmen ısrar ediyor ve zorluyor. Ya sen erkeksin insanda az gurur olur. Tamam başka yapacak birşey yok ama sabret isteyene kadar bekle ne bileyim başka bir çare bul. Ben ne dersem o diyor. Tam bir ağa. Babanın tüm huylarını almış mübarek."

Gülümsemesi artmıştı.

"Hiçte böyle geveze durmuyordun."

Birazcık utanarak yere baktım.

"Sorma, çok doldum. Özümde eğlenceli bir kızım ama hayat şartları gülümsememi alıyor benden."

Bunu çok ciddi ve sesimi incelterek söylemiştim. Acaba bunları ona anlatarak hata mı yapıyordum? Yoksa ona gerçekten güvenmeli miydim?

TESLİMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin