43.Bölüm

61.1K 2.3K 92
                                    

Misafirler gelirken ben hala restoranın detaylarını inceliyordum. O gün ne yazık ki bu kadar inceleme şansım olmamıştı. Gerçekten çok güzel olmuştu.

Ömer kucağımda kıvranınca ağlayıp milletin başını şişirmesin diye ayağı kalkıp dolaşmaya başladım. Ece bana mavi, güzel bir elbise ayarlamıştı. Birazcıkta makyaj yapmıştı tabi. Bugün önemli bir gündü. Büyük iş adamlarını ağırlayacaktık. Şuan da tam karşımdaki masada oturuyorlardı. Kurdele kesme faslı felan bittikten sonra yeni çalışanlarımız yemek servisine başlamıştı.

Benim ise aklımda hala dün gece vardı. Hayatımın en güzel gecesiydi. Aylardır beklediğim teklifi sonunda alabilmiştim. Sırılsıklam olsakta buna değerdi. Eve gelince ikimizde duş alıp yatmıştık. Umarım hasta olmazdık.

Bugün ise bana bakıp duruyordu. Bende ona bakıp gülümsüyordum. En güzeli de gelen misafirlere beni karısı, Ömer'i oğlu olarak tanıtıyordu. Yalan değildi. Kısa bir süre sonra gerçekten böyle olacaktı.

Ece tıpkı kendi işiymiş gibi bir sağa bir sola koşuşturuyordu. Ömer olduğundan dolayı ben pek bir işe yarayamamıştım. Başta ondan pek hoşlanmasamda artık aramız daha iyiydi.

Ömer ağlamaya başlayınca daha hızlı dolaşıp pışpışlamaya başladım. Mehmet durumu fark edince masadakilerden müsade isteyerek yanıma geldi.

"Durmuyor mu?"

Olumsuz anlamda başımı salladım. Milletinde başını şişirmişti kerata. Daha çok küçük olduğu için sesi, ağlama sesi gibi değilde ciyaklama gibi çıkıyordu. Kucağımdan alarak omuzuna yatırdı. Sırtını sıvazlamaya başladığında Ömer çoktan susmuştu bile. Ne yani garezi bana mıydı?

Mehmet sırıtırken şaşkınlıkla ona baktım. Şuan Ömer'e uyuz olsamda bu görüntü hoşuma gitmiyor değildi. Onu kendi babası gibi seviyordu. Mehmet'in sesini duyunca hareketleniyor, bacaklarını çırpıyordu. Onların bu haline gülümserken Ece'nin beni çekişiyle ona döndüm.

"Yeter bu kadar görüntü , öldüm açlıktan. Hadi gel bizde yiyelim."

Başımı sallayarak peşine gittim.

"Sizin sofranızıda hazırlayalım mı Feride Hanım" dedi tatlı bir kız garson. Aslında bunların hepsinden küçüktüm ama neyseki büyük görünüyordum. Çaktırmadan devam ettim.

"Lütfen" dedim gülümserken.

Soframız donatılırken Ece ile değişik tipleri eleştiriyorduk. Tabi bu kötü bir eleştiri değildi. Masum dedikodu denebilirdi. Ardından yemeklerimiz geldi. Yine sohbet eşliğinde yemeğimizi yedik. Misafirler gittiğinde Mehmet kucağında Ömer ile masamıza oturdu.

"Muhabbet koyu galiba."

"Ne o kıskandın mı?" dedi Ece göz kırparken.

"Evet" dedi Mehmet tereddüt etmeden. Ardından bana bakarak gülümsedi. Evet resmen beni seviyordu. Canım ya.

"Merak etme bundan sonra senin" dedi Ece bu sefer.

Mehmet kaşlarını çattı ve arkasına yaslandı.

"Hep benimdi zaten."

Evet ikisi bir olup beni utançtan yerin dibine sokacaklardı bu gün. Gülümsemekten başka birşey yapmıyordum.

"Evet annesi sen doydun ama burada aç olan biri var."

Kucağındaki kedi yavrusu görünümlü Ömer'e baktım. İki yumruğunu da ağzına sokmaya çalışıyordu. Gülümseyerek kucağıma aldım ve boynundan bir sürü öptüm.

TESLİMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin