23.Bölüm

85.9K 2.8K 977
                                    

İkisi de gözlerini kırpmadan birbirlerine bakıyorlardı. Ne olmuştu kim vurulmuştu hala anlayamıyordum. Kapılar sertçe açılarak jandarmalar içeri daldığında zar zor yattığım yerden doğruldum.

Ali dizlerinin üzerine düşerken acı bir çığlık attım.

"Aliiiiii!"

Dünya durmuştu sanki. Koşan jandarmanın ayak sesleri, Firdevs annenin feryatları, benim hıçkırarak ağlamam. Ev evlikten çıkmıştı.

Ali yere uzandığında koşarak başına oturdum. Yere çarpan başını kucağıma aldım.

"Ali cevap ver Ali! Ali şimdi değil. Ali lütfen uyan Ali. Sana söylemem gereken çok önemli birşey var Ali şimdi değil!

Gözlerini kapamıştı. Ben ise feryat figan ağlıyordum. Mehmet karşımda donup kalmıştı. Kıpırdamıyor sadece bakıyordu.

"Ali uyan çok önemli lütfen!"

Yüzünü ellerimin arasına aldım. Tamam onu sevmiyordum ama ölmemeliydi. Şimdi ölemezdi. Ona anlatmam gereken çok önemli bir konu vardı. Bu çok vakitsizdi.

Jandarmalar Özcan'ı götürürken son kez göz göze geldik. Onun öldürmek istediği bendim. Oda ağlıyordu. Firdevs anne yere oturmuş dizlerine vurarak ağlıyordu. Ağa ve Mehmet donmuş gibiydi.

Tam kalbinin üzerinden vurmuştu onu. Kesinlikle ölmüştü. Nabzı atmıyordu. Ölmüştü işte!

Bana her dokunduğunda çektiğim elini tuttum. Hatta bana vurduğu eli olmasına rağmen öpücük kondurdum. Onu sevmiyor olmam onun için üzülmememi gerektirmezdi. Sonuçta zorlada olsa kocam olmuştu. Tüm ilklerimi almıştı benden. Ondan bunca zaman kaçmama rağmen şuan ihtiyacım vardı.

Sağlık ekipleri içeri koşup sedyeyi yaklaştırdıklarında yeniden üzerine eğildim.

"Ali lütfen uyan Ali bir daha seni itmeyeceğim Ali uyan söz Ali ne olur Ali!"

Hıçkırmaktan konuşamıyordum. Onu götürmelerini istemiyordum. Mehmet kollarımdan tutup beni geri çekti. Onun bile ellerine vuruyordum. Ali benim yüzümden ölmüştü. Benim hayatımı kurtarmak için kendi canını hiçe saymıştı.

"Feride lütfen" dedi titreyen sesiyle. Oda param parçaydı. Öz canından kanından kardeşi ölmüştü ne de olsa. Ne kadar çırpınsamda kollarımı sımsıkı tutuyordu gitmeme izin vermiyordu. O anın verdiği psikolojiyle ellerimi göğsüne koyup başımı boynuna yasladım.

"Mehmet götürmesinler onu lütfen durdur Mehmet lütfen."

Kaskatı kesilmişti. Bunu yapamazdı. Ben ise hem ağlayıp hem yalvarıyordum. Sinirle yakasını tuttum.

"Bana yardım edeceğini söylemiştin durdursana söylesene götürmesinler hadi söyle!"

Bir yandan göğsünü yumrukluyordum. Kollarımdan tutup sımsıkı beni kendine sardı. Ağlama şiddetim ağlarken hareket etmemiş göğsünde ağlamıştım. Geri çekildiğimde onunda gözleri kıpkırmızı olmuştu.

Sağlık ekipleri ardından bayılan Firdevs anneyide sedyeye taşımışlardı. Ağa sağlık araçlarının peşine giderken Hanife ve Neriman ablada bir köşede sarılmış ağlıyorlardı.

Yerdeki kanı gördükçe vücudum titriyordu. Öncekilerden çok daha çaresizdim. Keşke ölen ben olsaydım diye düşündüm. Mehmet beni zorla koltuğa otururken başım dönüyordu.

"Feride... Yapma ne olur sakin ol. Ne olur Feride."

Sesi ağlamaklıydı. O sert mizacının aksine onu ilk defa bu kadar güçsüz görüyordum.

TESLİMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin