"Oynadı işte oynadı bak gerçekten hissettim kıpırdadı."
"Kulağımı patlattın Feride."
"Ama bak gerçekten hissettim."
Gülümseyerek bana baktı.
"Tekmelediğinde görürüm ben seni."
"Çok acıtır mı?"
"Hiç hamile kalmadım Feride."
Gözlerimi devirerek yeniden ellerimi karnıma koydum. Dört aylık olmuştu ve onu artık azda olsa hissediyordum. Taşındığımızdan bu yana bir ay olmuştu. Hiç olmadığım kadar mutlu günler geçiriyordum. Mehmet sürekli beni güldürüyor, mutlu ediyordu. Onunla iyi anlaşıyorduk. Ben ise eski Feride gibiydim. Daha konuşkan daha mutlu bir Feride. Bu kadar çok konuşmama Mehmet bile şaşırsada bir yandan iyi olduğumu görünce mutlu oluyordu.
Onunla şakalaşıyor, hatta bazen didişiyorduk. Köyden daha ses yoktu. Tüm komşular bizi evli zannediyorlardı. Sahte bile olsa iyi bir aile olmuştuk.
"Feride bu koku..."
"Eyvah yemek!" diyerek yerimden sıçrayarak mutfağa koştum. Hızla ocağı kapatırken derin bir nefes aldım. Mehmet içerden seslendi.
"Kıpırdadı diye sevinirken yemeği yaktın dimi?"
Ellerimi belime koyarak içeri gittim.
"Bilemedin, sadece fazla kaynamış."
"Neyse aç kalmadık en azından."
"Normalde kalıyor muydun?"
"Bu hamilelik seni iyice alınganlaştırdı sanki."
"Hiçtebile" diyip sırıtarak yanına oturdum.
"Bugün iş baktım kıyıda köşede. Kafama yatan birkaç iş oldu ama seni burada tek bırakmak ne kadar doğru bilmiyorum."
"Ne olacak ki bana" dedim ümit vermek istercesine. "Kapıyı camı kilitleyip otururum. Dışarıda çıkmam. Seni beklerim evde. Allah'ın izniyle birşeycik olmaz. Sen benim için yeterince şey yaptın zaten. Birde planını değiştirme lütfen."
"Artık mecburum zaten ama en azından biraz daha yakın biryer bulabilseydim iyi olurdu."
"Senin için en rahat neresi olursa oraya gir, beni merak etme lütfen."
Gülümseyerek başını salladı.
"Hadi gel sana yanmaktan son anda kurtulan yemeğimin tadına baktırayım."
"Çok kaynamıştır o ya az daha soğusaydı."
"Mızmızlanma hadi" diyerek kolundan çektim.
Hemen masaya iki tabak koydum ve yaptığım salatayı yağlayarak masaya yerleştirdim. Çorbasını koyduktan sonra bende masaya oturdum. Bir kaşık alarak kaşlarını kaldırdı.
"Hanife'ninkiyle ölümüne kapışır."
Yaptığım yemekleri çok beğeniyordu. Bende elimden geldiğince evin yemeğini, temizliğini eksik etmiyordum.
"Afiyet olsun" diyerek gülümsedim.
"Bu akşam seni Oğuz'un karısıyla tanıştırmaya götüreceğim."
"Çok güzel olur, bir bayan muhabbetine ihtiyacım var."
Kaşlarını kaldırdı.
"Çabuk sıkıldın bakıyorum?"
"Ya hayır öyle değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESLİMİYET
Narrativa generaleSevmeyecektim. Her ne olursa olsun daha on altımı doldururken babamın beni sattığı bu adamı sevmeyecektim. Hiçbir zaman dediğini yapmayacaktım. Bana hakim olmasına izin vermeyecektim. Ona direnecektim. Asıl eğlence şimdi başlıyordu. Zorla güzellik...