Gözlerimi açtığımda Ali hala uyuyordu. Dünden sonra ona karşı biraz yumuşamış olsamda duygularım değişmemişti. Oda bunun farkındaydı. Onu uyandırmadan pijamalardan kurtulup başka bir elbise giyerek aşağı indim.
Salonda yalnızca ağanın oturduğunu görünce ona selam verip mutfağa girdim. Hanife ve adının Neriman olduğunu öğrendiğim diğer hizmetli kahvaltı hazırlıyordu. Hanife yirmili, Neriman kırklı yaşlardaydı. Ben girince ellerindekileri bırakıp bana döndüler.
"Buyrun Feride Hanım."
Gülümseyerek doğradığı salatalığın başına geçtim.
"Size yardıma geldim."
İkiside şaşkınlıkla bana bakıyordu.
"Zahmet etmeyin Feride Hanım biz yaparız. Hem Firdevs Hanım duyarsa..."
"Hiçbir şey olmaz. Hadi ne duruyorsun sende ekmekleri doğra."
Gülümseyerek ekmekleri poşetinden çıkartıp işe koyuldu. Hazırladığımız tabakları masaya taşırken ağa kaşlarını çatmış bizi izliyordu. Hanife uyuyanları uyandırmak için odaları dolaşmaya başlamıştı. Bende mutfakta Neriman ablayla sohbet ediyordum. Meğer Hanife Neriman ablanın kızıymış.
Herkes aşağı indiğinde bende masaya geçip aynı yerime oturdum. Masada herkesin bir yeri vardı.
Ali "günaydın" diye fısıldayarak yanıma oturdu. Ağzımda zeytin çekirdeğini çevirirken "günaydın" diye homurdandım. Aramızın düzeldiğini zanneden Firdevs anne gülümseyerek bize baktı. Aslında hepsinin derdi bizim mutlu olmamızdı ama bu zorla olmuyordu işte.
"Hanife sen bu yumurtaya farklı birşey mi koydun?"
"Hayır Mehmet bey, bir sorun mu var?"
"Normalden daha güzel olmuş sanki, tarifi felan mı değiştirdin?"
"Hayır Mehmet bey yumurtayı Feride Hanım yaptı."
Tüm gözler bana dönerken omuzlarımı kaldırıp yalancıktan sırıttım.
"Eline sağlık" dedi Mehmet.
"Afiyet olsun" diyerek gülümsedim.
"Ne zamandan beri bu evde hanımlar mutfağa giriyor?"
Firdevs anne kaşlarını çatmış bana bakıyordu.
"Kendi ellerimle hazırlamak istedim bugün, ne varki bunda?"
"Şımartın şunları şımartın."
Bahsettiği Hanife ve Neriman ablaydı. Onlar yok gibi davranmalarını anlayamıyordum ama onları savunacaktım.
"Onlar şımaracak insanlar değiller anne. Erken uyanmıştım ve yapacak birşey bulamadım. Hem biz çok eğlendik yaparken."
"Burası babanın evi değil Feride. Lüks yaşamaya alışsan iyi edersin."
"Mutfağa girmek lükslüğü bozuyor mu?"
"Burada herkesin bir görevi var."
"Benim ki ne?" diye sordum iğneleyerek.
Ağa elini masaya vurduğunda olduğum yerde sıçradım.
"Bana bak gelin. Çok fazla cevap veriyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESLİMİYET
General FictionSevmeyecektim. Her ne olursa olsun daha on altımı doldururken babamın beni sattığı bu adamı sevmeyecektim. Hiçbir zaman dediğini yapmayacaktım. Bana hakim olmasına izin vermeyecektim. Ona direnecektim. Asıl eğlence şimdi başlıyordu. Zorla güzellik...