14.Bölüm

104K 3.5K 527
                                    

~Vee Multimedia Mehmet :) ~

Saatlerdir ağlamaktan tutulmuş çenemi ovalayıp başımı duvara yasladım. Yaklaşık dört saattir yatağıma oturmuş ağlıyordum. Düşündüğüm tek şey bir zamanlar oyundan yorgun gelip hemen uyuduğum yatağımdan istemediğim bir hayata sürüklendiğim için ayrılmamdı.

Sadece yatağımdan ayrıldığım için ağlamıyordum tabiki. Bu evde birçok yaşanmışlık olduğu kadar bir çok yaşayacağım şeyde vardı. Tüm hayallerimi bir balona doldurmuştum ve babam birgün gelip o balonu patlatmıştı. Göz yaşlarımı kınalı avuçlarımla silerek derin bir nefes aldım.

Kına gecem pek iyi geçmiş sayılmazdı. Gösterişli büyük salonun neredeyse tamamı kadınlarla doluydu. Erkekler ise gece yarısına kadar kapıda oynamıştı.

Kınam yakılırken biraz fazla sesli ağlamıştım. Misafirler ve annem her ne kadar ondan ayrılacağım için ağladığımı düşünsede asıl ağladım tabiki bu değildi. Kaybettiğim hayallerime ağlamıştım. Firdevs anne "Tamam yeter kızım bak rezil oluyoruz, eğlen birazcık" diyerek gece boyunca beni zorla gülümsetmeye çalışmıştı. Ali ise kına yakıldıktan sonra erkeklerin yanına geçmişti.

Salondaki tüm kadınlar oynamaya ayarlanmış gibi gece boyunca hiç oturmamıştı. Bense yine zorlanarak misket oynamış, sonra gelinler fazla oynamaz diyerek oturmuştum. Birde üstüne ne kadar düşünceli bir kız ünvanı kazanmıştım. Yani anlayacağınız benim için oldukça ilginç bir geceydi.

Kına bitip eve geldiğimden beri de böyle ağlıyordum işte. İçim içimi yiyordu. Bir yanım kaç git kurtul, bir yanım kaderine razı ol diyordu.

İki gün sonra gelin olacaktım hatta belki de çok daha fazlası. Kınada ne Özcan nede onun yakın arkadaşlarından biri yoktu. Başıma gelecekleri biliyordum. Ama asıl düğünde bir sorun çıkmazsa olacaklar daha kötüydü.

Annem durumu anladığı için odaya uğramamıştı. Babaannemde salonda yatıyordu. Esma'nın uykusu zaten fazla ağırdı.

Zar zor kalkarak banyoya ilerledim. Su kaynattım ve kaynattığım suyu leğene boşalttım. Çabucak üzerimdeki ağır elbiseden kurtuldum. Lifimi köpürttükten sonra ilk önce boya küpüne dönen yüzümü lifledim. Gözlerimdeki boyalar akmıştı ve beni korkunç gösteriyordu. Tamamen temizledikten sonra durulandım ve banyodan çıktım.

Odaya geldiğimde hemen perdeyi çektim. Özcan bana aldığı bebekle uyuduğumu söylediğinden belli beni gözetliyormuş gibi hissederek önlem alıyordum. Karanlıkta seçtiğim kıyafetlerimi giydikten sonra yatağa uzandım. Dört saatlik bir ağlama sonucu başım ağrıdan çatlayacak gibiydi. Zar zor gözlerimi kapatıp kendimi uykunun kollarına bıraktım.

-----

"Börektende almaz mısınız Safiye Hanım."

Gülümseyerek böreğe uzanan anneme baktım. Konağa kahvaltıya gelmiştik. Tam karşımda oturan Ali yüzünden kafamı tabaktan kaldırmıyordum. Resmen düğüne bir gün kalmıştı ve ben onu bana dokunmaması konusunda hala ikna edememiştim.

"Yarın yine sabah erkenden burda olursun."

Bana söylediğini sonradan anladığım Firdevs anneye baktım.

"Yine o kız mı gelecek?"

Gülümseyerek başını salladı. Omuz silkerek yemeğe devam ettim. Başka zaman olsa birşeyler derdim ama masanın başında sürekli kaşları çatık gezen ağa oturuyordu.

Kahvaltıdan sonra avludaki koltuklara geçtik. Yaklaşık on kişilik bir ekip bahçeyi temizliyordu. Yarın için olduğu besbelliydi. Ortadaki fıskiye boşaltılmıştı. Avludaki hareketi izlerken birden aklıma yarın bu temizlenen yerlerin kanla bulanabileceği aklıma geldi.

TESLİMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin