19.Bölüm

95.3K 3.4K 885
                                    

Multimedia Mehmeeeett <3

Zaman hızla akıp ilerliyordu. Ben ise yavaş yavaş eve alışıyor gibiydim. Ali ile aramız pek iyi sayılmazdı ama çok kötü de değildi. En azından başka çarem olmadığı için dediklerini yapıyordum. Her gece ağlayarak uyusam da bu onu bana dokunmaktan vazgeçirmiyordu. Bende direnmiyordum artık.

Gün içinde canım çok fazla sıkılıyordu. Ev işi yapmaya kalkışsam bile Firdevs anne kızıp elimden alıyordu. Bir o tarafa bir bu tarafa oturup duruyordum. Ali'nin kitaplığını neredeyse yarılamıştım. Tek yaptığım buydu.

Bugün ise Ali ile çarşıya çıkmıştık. Bana zorla saçma sapan elbiseler aldırıyordu.

"Bak bence bu sana çok yakışır."

"Saçmalama o ne öyle kına elbisesi gibi."

"Ne olacak canım sende özel günlerde giyersin."

"Bizim özel günümüz mü var?"

Oflayarak elbiseyi bıraktı.

"Tamam Feride almıyoruz çık hadi."

Gözlerimi devirerek dükkandan çıktım.

"Hadi gel şurada biraz oturalım."

Gösterdiği lüks restorana baktım. Başımı sallayarak oraya doğru yürümeye başladım. Caddeye bakan bir masaya oturduk.

"Ne yersin?"

"Pek aç değilim" diye mırıldandım. Kahvaltıda yemeği biraz fazla kaçırmıştım.

"Tam tahmin ettiğim gibi" diyerek gülümsedi ve ardından garsona göz kırptı.

Ben ne olduğunu anlamadan garson elinde büyük bir pastayla geldi ve diğer garsonların elinde büyük maytaplar vardı. Pastayı özenle masaya bıraktıklarında şaşkınlıkla Ali'ye baktım.

"Doğum günün kutlu olsun karıcığım."

Bu gün mü? Sahi ya. Takvime bile bakmaz olmuştum. Kendi doğum günümden haberim yoktu resmen. Gülümseyerek pastaya baktım.

"Hadi üflesene."

Başımı sallayarak üflediğimde garsonlar alkışlamaya başlamıştı. Ardından pastayı götürüp tabakta dilim halinde getirdiler.

Ali ise garsonun getirdiği poşeti bana uzattı.

"Buda küçük bir hediye."

Bir Ali'ye bir garsona baktım ve ardından poşeti aldım. Herşey ayarlanmıştı demek. İlk defa doğum günüm kutlanıyordu. Poşetin içinde siyah süet bir kutu gördüm. Kutuyu yavaşça kaldırdığımda karşımda pasparlak taşlarla duran kolye ve küpe takımına baktım.

"Bu... Bu çok pahalı birşey. Ben bunu kabul edemem."

Ardından ayağı kalktı ve kolyeyi kutudan çıkarıp boynuma taktı.

"Sen benim karımsın. Ne demek kabul edemem? Sana almayacağım da kime alacağım?"

"Teşekkür ederim" diye fısıldadım. Ardından gülümseyerek pastayı yemeye başladık. Pastamızı yedikten sonra eve gitmek üzere hazırlandık.

Eve geldiğimizde herkes salondaydı. Ağa gazete okuyordu. Firdevs Anne ve Mehmet'in arası pek iyi değildi. Seher olayından sonra bayağı bir bozuşmuşlardı. Mehmet ise bu aralar daha sakindi ve bizimle fazla muhattap olmuyordu. Aklının hala Seher'de olduğunu biliyordum.

Seher ise eve gelen zengin görücüleri ile konuşmuştu. Bana olumlu olduğunu söylese de bunu Mehmet'e söyleyemezdim.

Mehmet olayları içinde yaşayan biriydi. Duygularını çok fazla belli edemiyordu. Yerine göre sert olmasına rağmen genel olarak sakin ve mantıklı bir adamdı. En önemlisi merhametliydi. Onu çözmek zordu. Fakat onu çözecek kişi ben değildim. Yine de hareketleri ilgimi çekiyordu. Az konuşması, beni koruması. Ona karşı bir sempatim vardı ama bu aşk değildi.

TESLİMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin