Evet! Bugün nikahımız vardı. Artık tam anlamıyla evlenecektik. Sabahtan bu yana hazırladığımız tüm evrakları halletmiş, imam nikahımızı kıymıştık. Biraz sonrada nüfusta evli olacaktık. İlk defa evlenmiyordum elbet ama çok heyecanlıydım. Ağlaya ağlaya evlenmek ve sevdiğin biri ile evlenmek çok farklıydı tabi.
Düğünden sonra Mehmet, Ömer'i nüfusuna alacaktı. Nasıl olsa hiç akrabamız olmadığı için Ömer'e bunu söylemeyi düşünmüyorduk. Mehmet'i babası , Ali'yi amcası olarak bilecekti. Aslında gerçekten öyleydi. Ali sadece biyolojikti. Hayatımızı kurtaran Mehmet olmuştu. Bu yüzden babalığı en çok hak eden de oydu.
Bugün için ise bana beyaz güzel bir elbise almıştı. Saçlarımıda topuz yapıp, bahçeden topladığım papatyalardan kendime taç yapmıştım. Mehmet şu takım elbisenin içinde ne kadar yakışıklı gözüktüğünü bilmiyordu.
Biz mutluyken Ece sabahtan beri tırnaklarını kemiriyordu. Ters giden birşeyler olmalıydı. Telefonu çaldığında irkilerek telefonu açtı ve uzaklaştı. Dikkatle süzdükten sonra kucağımdaki Ömer'i Mehmet'e uzattım. Peşinden gittiğimde beni fark edince telefonu kapattı.
"Bir sorun mu var Ece?"
"Yo-yok canım ne sorunu. İş için aramışlarda."
Kaşlarımı kaldırarak emin misin dercesine ona baktım.
"Hadi bak saat yaklaştı içeri girelim."
Kolumdan çekip beni içeri doğru çekiştirmeye başladı. Kesinlikle başka birşey vardı. Elbet çıkacaktı kokusu.
İçeri girdiğimizde orada çalıştığını anladığım yaşlı bir adam Ömer'i seviyordu. Ece ile yanına gidip oturduğumuzda bir Ece'ye bir bana baktı.
"Senin mi yavrum?"
Sorduğu kişi Ece'ydi. Benim desem olmazdı. Yutkunarak Ece'ye baktım.
"Evet amca" dedi Ece bozuntuya vermeden.
"Hiçte benzemiyor, babasına benziyor herhalde."
"Yani evet, ona benzetiyorlar."
Kesinlikle oyunculukta çok iyiydi. Sırıtmamak için kendimi zor tutuyordum. Amca uzaklaştığında tip tip Ece'ye baktım.
"Ne?"
Bu sorusuna kahkaha atarak Ömer'i kucağından aldım.
"En kısa zamanda çocuk yapmasın."
"Feride!" dedi kaşlarını çatarken.
"Tamam tamam."
"Akşam restoranda yemekteyiz o zaman" dedi Mehmet bize bakarak.
"Siz baş başasınız. Benim biraz işim var. Çok üzgünüm, aranızda olamayacağım."
"Ama ya" dedim dudaklarımı büzerken. Evet bir zamanlar nefretle baktığım bu kız en iyi arkadaşım olmuştu. Gerçi başka arkadaşım yoktu zaten. Ehe.
"En kısa zamanda telafi edeceğim" dedi gülümserken.
Oğuz koşa koşa bulunduğumuz yere geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESLİMİYET
General FictionSevmeyecektim. Her ne olursa olsun daha on altımı doldururken babamın beni sattığı bu adamı sevmeyecektim. Hiçbir zaman dediğini yapmayacaktım. Bana hakim olmasına izin vermeyecektim. Ona direnecektim. Asıl eğlence şimdi başlıyordu. Zorla güzellik...