Sabahtan beri Mehmet'e atmadığım trip kalmamıştı. Çünkü akşam yemeğine Ece gelecekti. Uyuz olduğum yetmiyormuş gibi birde o kıza yemek hazırlıyordum. Tamam Mehmet yardım ediyordu ama yinede bananeydi.
Salatayı yaparken Ece'nin üzerinde hain planlar kuruyordum. Soğanını bol koymuştum. Şehir kızı biraz soğan koksundu. Kendi kendime sırıtırken Mehmet eğlencemi bozdu.
"Neye gülüyorsun?"
"Hiç" dedim gülümsememi yok ederken.
"Yemekte mis gibi koktu, ellerine sağlık. Restorana aşçı olarak seni mi alsam?"
"Bebek varken uğraşamam ama tatlı felan yapabilirim."
"Bebek değil onun adı Ömer."
"Ya kızsa?"
Kaşlarını kaldırarak düşünür gibi yaptı.
"Ece olsun?"
Sinirle bıçağı ona doğru tutarken kahkaha atarak geri çekildi.
"O zaman dedikoducu Ayşegül?"
"Mehmet!" diye bağırdım. Uyuzluğun zamanı mıydı şimdi?
"O zaman Firdevs koy. Zaten bizde kayınvalide ismi koymak meşhur değil mi?"
"Hıhı tamam hemen koyuyorum. Sanki torununu görebilecekte."
"Hiç göstermeyecek misin?"
Bu sorusu karşısında şaşırmıştım.
"Onu alıp beni öldürmeyi düşünen birine mi?" Bu onun torunu sayılmaz."
"Öyle deme" dediğinde şaşkınca gözlerimi ona diktim. "Ailemden bir tek o kaldı."
Durumların böyle olmasına üzüldüğünün farkındaydım. En çokta böyle bir ailesi olduğuna üzülüyordu. Benim dediğim taktiği uyguladığını biliyordum. Sanki hepsi hayattaymış o uzaktaymış gibi davranıyordu.
"Bizim burada daha mutlu bir ailemiz var bence" dedim gözlerine bakarken. Azda olsa içinin ateşini söndürebilmek istiyordum.
"Aynen öyle" dedi gülümserken. O güldüğünde eridiğimi hissediyordum. Resmen aile olmuştuk biz.
Kapı çaldığında bu anı neden böldüğü hakkında Ece'ye hesap sormak istesemde ellerimi yıkayıp kapıyı açmaya gittim. Kapıyı açtığımda Ece gülümseyerek beni öptü ve içeri girdi. Elindeki poşeti mutfağa bıraktıktan sonra Mehmet'e sarıldı. Sinirle yumruğumu sıkarken sakin olmaya çalıştım.
Salona geçtiğimizde elindeki birkaç fotoğrafı Mehmet'e gösterdi.
"Bomba gibi oldu bomba!"
Mehmet fotoğrafları kaşları çatık şekilde inceleyerek masaya bıraktı.
"Bu kadarını beklemiyordum vallahi eline sağlık."
"Seninde emeğin büyük."
Cıvık sevgi ve tebrik sözlerini dinlemek istemiyordum. Mehmet'e öyle bir bakıyordu ki kafasını duvara sürtüp kıvılcımlar çıkartmak istiyordum.
"İçine sinmeyen birşey var mı?" diye sordu bu sefer.
Mehmet uzun süre fotoğrafı inceleyip başını salladı.
"Yok valla herşey harika."
Gülümseyerek alkışladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESLİMİYET
General FictionSevmeyecektim. Her ne olursa olsun daha on altımı doldururken babamın beni sattığı bu adamı sevmeyecektim. Hiçbir zaman dediğini yapmayacaktım. Bana hakim olmasına izin vermeyecektim. Ona direnecektim. Asıl eğlence şimdi başlıyordu. Zorla güzellik...