32.Bölüm

59.4K 2.2K 512
                                    

Aradan iki ay geçmişti. Hayatımız güzelce devam ediyordu. Ama kötü giden birşey vardı. Eğer aşk bu yaşadığımsa, ben sanırım Mehmet'e aşık oluyordum. Bunu artık kendime itiraf edebilmiştim. Bana karşı davranışları konuşmaları. Yaptığı her hareket beni kendine bağlıyordu.

Bebeğim ise kocaman olmuştu. Artık hiçbir şekilde karnımı gizleyemiyordum. Karnımla birlikte bende birazcık şişmiştim. Altı aylık olmuştu. Günler hızlı geçiyordu. Mehmet bana pazardan bol elbiseler almıştı. Diğer hiçbir kıyafetimin içine giremiyordum. Bu süre zarfında bebeğim sürekli hareket halindeydi. Onu artık çok daha fazla hissedebiliyordum.

Mehmet babasının acısını unutmuştu. Annesi ise o koca evde tek başına yaşıyordu. Bir nevi yaptıklarının cezasını çekiyordu.

Ellerimi karnıma koyup aynadaki görüntüme baktım. Her ne kadar tombalak olsamda bu görüntü hoşuma gidiyordu.

Mehmet işe gitmişti. Orada mutluydu. Bende ara ara yanına gidiyor, birşeyler içip oturuyordum. Tabi ki herkes bizi evli zannediyordu. Hatta bazıları çok yakıştığımızı felan söylüyordu. Mehmet ile göz göze gelince utanıp başımı çeviriyordum.

Güzelce duş alıp üstümü değiştirdikten sonra kendime yiyecek birşeyler hazırladım. Mehmet işe girdikten sonra dolabımız biraz daha doluydu. Fakat yinede çok fazla harcama yapmıyorduk.

Yemek yedikten sonra salona geçerek koltuğa uzandım. Köşedeki büyük sandık gözüme çarptı. Aylardır buradaydı ama hiç içini açmamıştım. Yerimden doğrulup kilidini çevirdim. Kaldırdığımda bir şey görmeyi ümit ediyordum fakat içi boştu. Kaşlarımı kaldırıp sandığa baktım. Sanırım aklıma güzel bir fikir gelmişti.

Hemen sandığı ayağımla iterek ortaya getirdim. Evden bulduğum birkaç tamir aletleriyle kapağını sandıktan ayırdım. Nemli bezle güzelce içini temizleyip parfüm sıktım.

Ardından içine bir örtü serdim. Onun üzerine ise yastığı dikey şekilde yerleştirdim. Kalan boşluğada küçük bir yastık koyarak kapattım. Üzerinede ince bir örtü serdim. Alt zemin hazırdı. Bana olmayan eski elbiselerimden bir tanesini kestim ve içini elyaf doldurdum. Ardından dikerek küçük bir yastık yapıp sandığın içine yerleştirdim. İşte tam istediğim gibi olmuştu.

Yine ite ite odamın kenarına getirdim ve duvara yapıştırdım. İşte artık bebeğimin bir beşiği vardı. Dönmeye başlayana kadar burada yatabilirdi. Kenarları biraz yüksek olduğundan dönme şansıda yoktu. Biraz daha büyük bir beşik alana kadar bununla idare edebilirdik.

Bebeğimin örtüleri beyaz yastığı ise siyah üzerine yeşil çiçekli olmuştu. Kimlik göstermemiz sakıncalı olduğundan hastaneye gidemiyorduk. Bu yüzden bebeğimin cinsiyetini hala bilmiyordum. Doğunca sürpriz olacaktı. Bu yüzden henüz bir adı da yoktu.

Oldukça yorulmuştum. Yeniden koltuğa uzanıp biraz kestirdim. Beşiği Mehmet'e göstermek için sabırsızlanıyordum. Uyandığımda hava kararmıştı. Mehmet'in yanına gidip onunla geri dönebilirdim. Üstümü başımı toparlayarak saçlarımı topladım ve üzerime bir şal alarak karnımı örttüm. İlkbahar olmasına rağmen hava hala serindi.

Lokantaya geldiğimde Mehmet mini etekli, bizim oralarla alakası olmayan bir kadınla masaya oturmuş hararetle bir şeyler konuşuyordu. Buda neyin nesiydi? Beni fark etmemesi beni dahada sinirlendirmişti. Masaya yaklaştığımda sonunda kafasını kaldırabildi.

"Aa Feride sen mi geldin?"

Umursamaz bir tavırla gülümseyerek başımla onayladım.

TESLİMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin