Yaklaşık iki hafta kadardır buradaydık. Dışarı çıkamamak ve evin içinde yapacak bir şey olmadığı için oldukça sıkılmıştım. Neyseki bugün evimize gidiyorduk.
Firdevs anneye bize on dakika uzaklıkta küçük bir ev tutmuştuk. Konağı ise satılığa çıkarmıştık. Oda halinden oldukça memnundu. Neler hissettiğini gözlerinin parıldamasından anlıyordum.
Mehmet ile aramız maalesef aynıydı. En azından kavga etmiyorduk. Bir tarafım ona çok fazla kızgınken, bir tarafım onu deli gibi özlüyordu. Evde gezen kokusunu alıpta ondan uzak kalmak canımı yakıyordu ve ben bu durumun ne zaman, nasıl düzeleceğini bilmiyordum.
Kahvaltımızı yaptıktan sonra eşyalarımızı aşağı indirmeye başladım. Firdevs anne eşya indir indir bitiremiyordu. Mehmet'te eski odasından birkaç önemli anısı olan şeyleri almıştı. Arabayı tıka basa doldurmuştuk.
Firdevs anne gözleri dolu dolu baktı son kez evine. Gelin geldiği evdi bu. Mehmet ve Ali burada doğmuştu. Bu kadar önemli anılarla birlikte Ali'nin öldüğü evdi. Ve benim kadar onunda salona her girdiğinde o anı yeniden yaşadığına emindim.
Arabaya bindiğimizde Firdevs anne öne oturmuştu. Ömer koltukta gülücükler saçarken yola koyulduk. Köyü izlerken biriyle göz göze gelmemek için Ömer'e doğru eğilmiştim.
Nihayet köyden çıktık ve uzun yolumuza koyulduk. Firdevs anne Mehmet ile sohbet ederken ben sadece onları dinliyordum.
"Eşyalarda bizimle aynı saatte evde olacak. Birkaç taşıyacak adam tuttum. Koltukları ve yatak odasını yerleştirecekler. Rahat edemem hemen dersen bizde kalırsın."
"Yok oğlum bir güzel temizlerim ben oraları, yerleşirim güzelce."
Firdevs anne bizi yalnız bırakmak istiyordu. Yalnız kalınca birşeyin düzeleceğini zannetmiyordum ama yine de onunla konuşmayı deneyecektim. Çünkü Mehmet'i azıcık tanıyorsam küçük birşeyi asla bu kadar uzatmazdı. Söylediğim gerçek anlamda canını yakmıştı. Mantıklı bir şekilde konuşup bir karara varmamız lazımdı.
Uzun ve yorucu bir yolculuğun ardından nihayet sabaha karşı eve gelmiştik. İçeri girer girmez evimi çok fazla özlediğimi hissetmiştim. Özellikle de gitmeden önce burada mutlu olduğumuzu hatırlayınca içim bir garip olmuştu. Saat sabah beşe yaklaşırken hepimiz yol yorgunluğu ile yataklara düşmüştük. Ben odamda yatarken Firdevs anne öbür odada, Mehmet ise salonda yatmıştı. Güzel bir uyku çektikten sonra sabah on gibi Ömer'in ağlaması ile uyandım.
Altını değiştirip onu doyurduktan sonra mutfağa indim. Tezgahta bulunan poşetten Mehmet'in erken kalkıp kahvaltılık almaya gittiğini anlamıştım. Ben kahvaltıyı hazırlarken kapı çaldı. Gelen Mehmet'ti ve bana bakmadan içeri girdi. O sırada Firdevs anne kucağında Ömer ile aşağıya indi.
"Nereden böyle oğlum?"
"Eşyaları yerleştirdik anne. Ev tamamdır. Sadece biraz temizliğe ihtiyacı var."
"Ben yaparım" dedim hızla Mehmet'e dönerek. "Tabi sen Ömer'e bakarsan."
Kaşlarını kaldırıp Ömer'e baktı. Ardından kahvaltı masasına oturdu. Ben gözlerimi devirip çayları doldururken hızla yemeğini yedi.
"Bir yere mi yetişeceksin oğlum yavaş."
Benim merak ettiğim soruları sorduğu için bir ara Firdevs anneye teşekkür etmeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESLİMİYET
General FictionSevmeyecektim. Her ne olursa olsun daha on altımı doldururken babamın beni sattığı bu adamı sevmeyecektim. Hiçbir zaman dediğini yapmayacaktım. Bana hakim olmasına izin vermeyecektim. Ona direnecektim. Asıl eğlence şimdi başlıyordu. Zorla güzellik...