41.Bölüm

60K 2.3K 91
                                    

Hastaneden çıkarken kolumda Ece vardı. Ömer Mehmet'in kucağındaydı. Çektiğim tarifsiz acılar sonucu Ömer'i kucağıma alabilmiştim. Mehmet doğumdan sonra apar topar Ömer ve beni hastaneye götürmüştü. Neyse ki ikimizinde sağlığı iyiydi. Bugün ise hastaneden çıkıp eve gidiyorduk.

Arabaya bindiğimizde Ömer'i kucağıma aldım. Hala çok fazla ağrım vardı. Mehmet ile hiç konuşmamıştık. Ece'ye yapacağı teklifi mahvetmiştim. Ama yine de Ece hastanede benimle çok ilgilenmişti. Evet tamam iyi bir kızdı ama aynı kişiyi seviyorduk işte.

Eve geldiğimizde dikkatle arabadan indim. Ece duraksayınca arkamı döndüm. Mehmet ile konuşuyordu.

"Ben içeri girmeyeyim Mehmet, sizin biraz yalnız kalmaya ihtiyacınız var. Sonra yine uğrarım."

"Peki, nasıl istersen. Herşey için sağol."

Ardından birbirlerine gülümsediler ve Ece buraya park ettiği arabasına binerek uzaklaştı. Ben ise hala Mehmet'e bakıyordum. Yanıma gelip kapıyı açtı. İçeri geçtiğimde burnuma yoğun bir temizlik kokusu vurdu. Bizim için evi temizletmişti.

Mehmet'in gözlerine baktığımda bir şey demek yerine anahtarı aynanın önüne atarak salona geçti. Haklı olarak bana tavırlıydı. Derin bir nefes alarak odama çıktım.

Odanın kapısını açtığımda bir kez daha şaşırdım. Odamın nevresimleri mavili bir takım ile değiştirilmiş, hemen yanına yeni doğmuş bebekler için olan küçük yüksek bir beşik yerleştirilmişti. Kucağımda uyuyakalan Ömer'i yatağımın üzerine yatırdım. Ardından yanına uzandım.

Elleri ağzı burnu o kadar küçüktü ki, bakmaya doyamıyordum. Bu güzel şey benim miydi yani? Ömrü boyunca bana ve sevgime mi muhtaçtı? Ben asla annem gibi bir anne olmayacaktım. Onu herşeyden koruyacak, üzülmesine asla izin vermeyecektim. Saygılı, efendi, dürüst, aslan gibi bir delikanlı olacaktı benim oğlum. Fındık burnunu öperek ayağı kalktım.

Doktorun söylediği şeylere dikkat ederek banyo yaptıktan sonra beyaz pijamalarımı giydim. Yeniden Ömer'in yanına uzanarak zor günlerin verdiği yorgunlukla gözlerimi kapadım.

-----

Elimi attığımda hissettiğim bu beden Ömer'in olamazdı değil mi? Gözlerimi araladığımda hemen yanımda yatan Mehmet'i görmeyi beklemiyordum. Ömer ortamızda hala uyuyordu. Mehmet ise hafif uykulu gözlerle bana bakıyordu. Birşey demek yerine uzun uzun gözlerine baktım. Sessizliği bozan o olmuştu.

"Bu harika bir şey."

Gülümseyerek Ömer'e baktım. Kıpkırmızı minik dudaklarıyla kesinlikle öyleydi.

"Ne zamandan beri oğlumu kesiyorsun?"

"Yaklaşık bir saattir" dedi hala Ömer'e bakarken.

"O kadar uyuduk mu ya?" dedim saate uzanarak. "Bir saattir hiç mi ağlamadı bu bebe?"

"Belli ki oda yorulmuş" dedi tekrar gözlerimin içine odaklanırken. Bu kadar güzel ve derin bakması onu unutma isteğimi zorlaştırıyordu.

"Bana dargın olduğunu biliyorum" dedim dudaklarımı ısırırken.

"Sana dargın değilim Feride."

"Evlenme teklifini mahvettim. Harika bir geceyi batırdım. Ece'den de özür dileyeceğim."

Derin bir nefes alarak ayağı kalktı ve Ömer"i dikkatle kucağına alarak beşiğine yatırdı. Ardından yatağa oturdu ve elimden tutarak benide oturur pozisyona getirdi.

"Hiçbir şey anladığın gibi değildi Feride."

Kaşlarımı çatarak ona baktım.

TESLİMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin