Üç gündür neredeyse odadan hiç çıkmamıştım. O evden gittiği zaman tuvalete koşup mutfaktan birşeyler atıştırıyordum. O yaptığım rezillikten beri hiç konuşmamıştık. Bana sinirli olduğuna emindim. Belkide çok geçmeden beni postalayacaktı.
Kendimi bir an evli olduğumuz yalanına fazla kaptırmış, onu çok fazla sahiplenmiştim. O ise bana ait olmadığının farkına vardırmıştı. Birde utanmadan üzerine ilgisini çekmek istediğimi söylemiştim. Bundan sonra ne olacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Kendi ellerimle hazırladığım beşiğe baktım. Onu bile gösteremeden aramız bozulmuştu. Ellerimi karnıma koydum.
"Bir an önce doğ ve bana arkadaş ol anneciğim."
Kıpırdadığında gülümseyerek onu okşadım. Oğlum olursa onu kesinlikle çok iyi yetiştirecektim. Babasına veya dedesine asla benzemeyecekti. Amcasına belki benzeyebilirdi. Tabi amcası bize bakmaktan vazgeçmezse.
Mehmet'in gelmesine iki saat kalmıştı. Akşam sekizde geliyordu. Bazı günler daha fazla durduğuda oluyordu. O gelmeden evi biraz toparlayabilirdim. Evi güzelce temizledim. Ardından toz aldım.
Buzdolabını açtığımda dolabın boş olduğunu gördüm. Mehmet için yemek yapmam gerekiyordu. Gelmesine çok az kalmıştı. En azından menemeni yetiştirebilirdim. Bana önceden verdiği birkaç lirayı birleştirerek domates alabilecek kıvama getirdim. Ardından üzerime hırka geçirip markete doğru yürümeye başladım.
Yoldan geçenler bana bakıp birşeyler konuşuyordu. Ne olduğunu anlayamamıştım. Markete girdiğimde marketçi kaşlarını çattı. Anlamayan gözlerle poşetimi domates doldurduktan sonra tartıya koydum. Adam öldürecek gibi baktıktan sonra "üç lira" dedi. Parayı verip hızla domatesleri alıp çıktım. Kafayı felan üşütmüştü herhalde.
Yol kenarlarında oturan kadının sesiyle duraksadım.
"Geliyor bizim namussuz."
Arkama önüme baktım. Benden başka kimse yoktu.
"Sana diyorum sana."
"Biriyle karıştırdınız herhalde."
Yoluma devam ederken başka bir kadın kolumu tuttu.
"Kocasının abisinden çocuk peydahlayan sen değil misin?"
Şaşkınlıkla gözlerimi açtım.
"Hayır, yok öyle birşey."
Etrafımda kadınlar birikmeye başlarken korkuyla gelenlere baktım.
"Evli olmadığınızı tüm mahalle öğrendi kızım. Kocanı abisiyle aldattığını, üstüne birde hamile kalınca buraya kaçtığınızı herkes biliyor."
"Ne!" diye bağırdım. "Hayır öyle birşey yok, asla."
Genç bir çocuk kolumu tuttu.
"Birazda yeni manitanı aldatsana."
Korkuyla kolumu çektim.
"Dokunma bana! Bunları kim uydurdu bilmiyorum ama öyle birşey yok! Biz evliyiz."
"Güzel hikaye" dedi sakız çiğneyen kadın. "Kimliklerinizi getirin o zaman."
Ne yapacağımı şaşırmış vaziyette geri çekildim.
"Size birşey kanıtlamak zorunda değilim."
Diğer adam kahkaha attı.
"Biz seni bu mahallede tutar mıyız sanıyorsun namussuz köpek!"
Kolumu tuttuğunda hızla kolumu çekip koşmaya başladım. Tüm hızımla eve doğru koşuyordum. Onlar ise peşimden koşuyordu. Elimdeki domatesler yol boyunca savrulmuştu. Beni yakalarlarsa ezecek kadar hırslanmışlardı. Ben ise karnımı tutarak tüm hızımla kapıya koştum. Nefes nefese kalmıştım. Tek hamlede kapıyı açarak kendimi ayakkabılarımla içeri attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESLİMİYET
General FictionSevmeyecektim. Her ne olursa olsun daha on altımı doldururken babamın beni sattığı bu adamı sevmeyecektim. Hiçbir zaman dediğini yapmayacaktım. Bana hakim olmasına izin vermeyecektim. Ona direnecektim. Asıl eğlence şimdi başlıyordu. Zorla güzellik...