Bölüm 1

19.5K 605 439
                                    

Ev-vet işte kitap kapağımız. Umarım beğenmişsinizdir.
İyi okumalar...

Bu gün 2 Ağustos 2017 annem ve babamın bir nevi benden kurtulduğu gün. Aileme göre ben onların kavgalarına sebep olan tek kişiyim. Emin olamıyorum belki de doğrudur. Tabii siz şimdi pek anlamadınız, ben size her şeyi baştan anlatayım.

Ben Melis Aral, 14 yaşındayım. Bu sene TEOG adlı büyük bir beladan kurtuldum. Kurtuldum ve rahatladım, diyemedim maalesef. Çünkü TEOG biter bitmez annemin dersine hiç çalışmadın temalı cümlelerine ve ev temizliğine maruz kaldım.

Anneme göre ben, bütün gün yataktan çıkmayan, yiyip içip yatan, kitap okumak ve film veya dizi izlemek dışında hiçbir aktivite yapmayan biriyim.

İşte bu sebep benim bu gün evimden ayrılmama neden oldu. Size berbat bir çocukluk geçirdim diyemeyeceğim. Çocukluğumdan bu yana her istediğim yapıldı ve alındı. Zengin bir aile değiliz, yani zengin ve şımarık diye düşünmeyin. Ben aslında orta halli bir ailenin şımarık çocuğuyum.

Benim şımarık olamamın sebebi, babamın bana karşı olan aşırı sevgisi, ki ben bundan çok memnunum ama bunca şeye rağmen maalesef yeterince mutlu bir çocukluk geçiremedim. Aslında bir nevi anne ve babamın kavgalarıyla büyüdüm. Annemin bu kavgalara tepkisi ise sinirini benden çıkarmak oldu her seferinde. Genelde kavgadan bir sonraki gün beni çalıştırır, bütün evi temizletir ve çoğu zaman sesini yükselterek konuşurdu. Sanırım bunu, kendine bu evin hizmetçisi olmadığını kanıtlamak için yapıyordu. Babamın kızı olarak da ceremesini ben çekiyordum.

Tabii babam da bana kıyamadığı için annemin yaptıklarına kızar ve bu yeni bir kavgaya sebep olur. Sanırım gerçekten onların kavgalarının sebebi benim ve işte bu gün benden kurtuluyorlar. Annem babama onun değişiyle 'biraz adam olmam için' beni yetimhaneye vermelerini söylemiş. Yetimhaneden çok evsin çocuklara sahip çıkan özel bir kurumdu bu daha çok. Babam da nasıl olduysa annemin geçici süreliğine olan bu teklifini kabul etmiş. Banaysa bunu, oturma odasında, karşıma oturup ikisi de ciddi ve biraz -çok az- mahcup bir ifadeyle gözlerimin içine bakarak söylemişlerdi. Benim bu olaya tepkim ise ağlayıp bağırıp çağırmak yerine düz bir ifadeyle 'Peki.' demek olmuştu ve odama gittikten sonra ardından gelen birkaç damla gözyaşı...

Evde büyük bir çabayla hazırladığım kocaman bavulumu kapıma kadar götürüp odama ve neredeyse aşık olduğum kitaplarıma son kez bakarak buruk bir şekilde gülümsedim ve kapımı kapatıp bavulumu da babama vererek merdivenlerden aşağı inmeye başladım. Aşağıya indiğimde çok sevdiğim bot tarzında yazlık siyah ayakkabılarımı giydim ve kapıdan çıkıp arabamızın arka koltuğuna -tabii ki her zaman yaptığım gibi şoför koltuğunun arkasına- geçip oturdum ve annem ile babamın gelmesini beklemeye başladım.

Babam arabayı çalıştırdığında ve ben söylemeden radyoyu açtığında özenle hazırladığım CD'deki şarkılar arabanın içini doldurmaya başladı.

Normal biri olsa yetimhaneye gitti için kendini parçalayıp annesine ve babasına kızabilirdi. Benim tek yaptığım ise 'Belki ben gidince annem ve babam kavga etmez ve aralarını düzeltip mutlu olurlar.' diye düşünüp bu teklifi itiraz etmeden kabul etmek olmuştu. Onlar her ne kadar beni oraya adam olmam için gönderiyorlarsa da benim asıl beklentim onlarım adam olmalarıydı.

Uzun bir yolculuğun ardından araba durunca ve ben etrafta kırmızı ışık göremeyince geldiğimizi anladım. Arabadan inip sanki koca bavulu bagajdan indirebilecekmişim gibi arabanın arkasına doğru birkaç adım attım. Babam gelip çok sevdiğim turuncu bavulumu arabadan indirince yetimhaneye doğru yürümeye başladık.

Bizi ilk önce büyük bir demir kapı ve ardından bana fazla uzun görünen görkemli merdivenler karşıladı.

Merdivenleri gördükten sonra her ne kadar çok oflamak istesem de gider ayak annemle 'Her şeye oflama!' başlıklı bir kavga etmek istemediğim için kendi kendime göz devirdim ve merdivenleri çıkmaya başladım.

YETİMHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin