Bölüm 53

3.6K 207 69
                                    

İşte yeni bölümümüz. Umarım beğenirsiniz. Multide; Melis var.
İyi okumalar canlarım...

"Ediz ben çok sıkıldım!"

Ediz oflayarak kafasını telefonundan kaldırdı ve "Kızım ben ne yapayım?! Git odana test falan çöz!" diyerek on dakikada bir söylediğim bu cümleden bıktığını belli etti. Ediz'in odana git demesiyle bedenimin buz kestiğini hissettim. Ben o odaya bir daha girebilecek miydim ki? Buket'in yatağına baktığımda o yatağı boş görmeye dayanabilecek miydim?

"Sarışınım?"

Kerem'in sesiyle irkilerek ona döndüm. Elini koluma koyup "İyi misin? Daldın gittin." diye sorunca gülümseyerek başımı salladım. Acaba onlarla burada kalmak istediğimi söylesem bana izin verirler miydi? En azında bir süre. Sadece Buket'in yokluğuna alışana kadar. Sanırım bunu sormadan öğrenemezdim.

Çekingen bir tavırla "Şey... Size bir şey sorabilir miyim?" diye sormamla Ediz gözlerini telefonundan alarak bana çevirirken ciddi bir şekilde yattığı yerden doğruldu ve bana döndü. Kerem de elini kolumdan çekerek "Tabii sorabilirsin sarışın?" diye sorarcasına konuştu. Peki, sakin ol Melis. Onlar senin bu dünyadaki en yakınların. Onlardan utanman çok saçma. Seni reddetmeyeceklerdir. Oturduğum Kerem'in yatağında biraz daha geriye kayarak ayaklarımı bağdaş yaptım ve gözlerimi sargılı olan elime dikerek çekingen çıkmasına engel olamadığım bir sesle "Ben bir süreliğine burada sizinle kalsam olur mu? Bizim odaya girebileceğimi sanmıyorum da. En azından Buket'in yokluğuna alışıncaya kadar." diye isteğimi belirttim.

Sorumun ardından kısa bir sessizlik olurken gözlerimi ellerimden ayırarak karşımdaki Ediz'e baktım. Kaşları çatıktı ve direk bana bakıyordu. Sanırım onlarla kalmamı istemiyordu. Tamam zaten geceleri beraber uyuyorduk ama günün bazı saatlerinde biz Buket'le odamıza çekiliyorduk ve bir iki saat birbirimizden ayrı kalıyorduk. Belki de onun tek rahatladığı ve dinlenebildiği zamanlar bizim Buket'le odamızda olduğumuz zamanlardı.

Yanımda oturan Kerem birden kafama vurunca şaşkınlıkla ona döndüm. "Böyle bir şey sorulur mu salak? Yabancı mıyız biz? Zaten bütün gün beraberiz, ne fark edecek ki? Tabii ki de kalabilirsin." demesi üzerine yüzümde küçük bir gülümseme oluşurken izin almak istercesine Ediz'e baktım. Çatık kaşları halâ düzelmemişti ve bu benim garip hissetmeme sebep oluyordu. Aynı zamanda da tereddüt etmeme.

"Şey, Ediz?"

Ediz kaşlarını hafiften gevşetip "Ne?" diye sorduğunda saçımı kulağımın arkasına atarak "Kalabilirim değil mi?" diye sordum. Bu sorumla sinirle göz devirerek "Salak mısın kızım sen? Burası zaten senin odan sayılır, tabii ki kalabilirsin. Benim sinirimi bozan böyle bir şey için izin alman." dediğinde omuz silkerek "Ne bileyim? Belki de ben varken kafa dinleyemezsiniz diye düşündüm." dediğimde Kerem huysuz bir sesle "Ufaklığa bak, kendi kendine neler düşünüyor." diye homurdandı.

Benim şu an tek derdim ise şuydu: Bu yetimhanede neden benimle yaşıt olan herkes bana ufaklık diyor?!

Kerem'in doğum gününü de bilmediğin aklıma gelince merakla ona döndüm ve "Şebeğim senin doğum günün ne zaman? Hem belki senden büyüğümdür." diye sordum. Bu sorumla sadece Kerem ve Ediz'in yüzünde alaylı bir gülümseme oluşmasına sebep olmuştum. Bu gülümsemeler Kerem'in de benden büyük olduğunu anlamama sebep olurken yüzümü asarak "Sen de mi brütüs?" diye mırıldandım.

Neden herkes benden büyük olmak zorundaydı?! Hayır yani doğum günüm 16 Temmuzdu. Aralıkta falan doğmuş olsam anlardım da yılın ortasında doğmuştum yahu!

Kerem gülerek saçımı karıştırırken elinden kurtulmaya çalışarak "Senin doğum günün ne zaman?" diye sordum. "4 Nisan." diye cevap verdiğinde ofladım ve "Benimki de 16 Temmuz ama pis pis sırıttığına göre bunu zaten biliyorsun." diyerek oturduğum yerden kalktım. Kerem'in çalışma masasına ilerlerken arkamdan gelen sesiyle tekrar ona döndüm.

YETİMHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin