Bölüm 48

4K 211 52
                                    

Selam millet nasılsınız? Buraya küçük bir şey eklemek istiyorum. Bu gün Ediz olarak kullandığım Vini'nin doğum günü. O her ne kadar bunu görmeyecek olsada ben doğum gününü kutlamak istedim. Happy birthday Vini! İyi ki Ediz'imiz oldun. Multide; Melis var canlarım.
İyi okumalar...

Ben hayranlıkla birbirine sarılmış uyuyan Kerem ve Ediz'e bakarken Buket arkamdan onları uyandırmayacak bir ses tonuyla "Çok tatlı ama bunlar yaa." diye bir tepki verdi. Onun bu cümlesine katılarak kafamı salladım ve yanlarına doğru giderek ayak uçlarında toplanmış yorganı bellerine kadar çektim. Tam bu sırada kapı çalınca Buket kapıya bakmaya gitti. Ben de telefonumu çıkartarak bu eşsiz güzelliğin fotoğrafını çektim.

Onlara gülümseyerek baktıktan sonra arkamı dönüyordum ki iki kişi birden bacaklarıma sarıldı. Panikle arkamı dönerken ayaklarıma sarılan kişiler yüzünden dengem bozuldu ve geri doğru sendeleyerek Kerem ve Ediz'in üstüne doğru düştüm.

"Allah! N'oldu?! Deprem mi oldu?! Yoksa çığ mı düştü üstümüze ne bu ağırlık?"

Kerem'in korkuyla uyanmasıyla suratımı asarak ona baktım ve "Aşk olsun Kerem. O kadar şişman mıyım ben?" diyerek alındığımı belli ettim. Kerem tam bana cevap verecekken Ediz onu ve beni üstünden itip banyoya doğru koşmaya başladı. Kusacağını anlayarak ben de peşinden giderken arkamdan Arda ve Defne'nin aynı anda konuştuğunu duydum.

"Ediz aşkım?"
"Ediz abi?"

Banyoya girip çocuklar görmesin diye kapıyı kapattım ve kusan Ediz'in başına giderek elimi alnına yerleştirdim. "Tamam bay ukala geldim. Boşalt içini." Ediz içinde ne varsa kustuktan sonra yere oturunca ben de her zamanki gibi yanına oturdum ve başını omzuma yasladım. Nefes alışverişleri düzensizleştiği için hızlı hızlı soluyan Ediz "Hasta olmaktan nefret ediyorum." dediğinde yavaşça saçlarını okşadım ve "Hasta olmandan nefret ediyorum." diye mırıldandım. Ediz nefes alışverişelerini düzene sokunca ayağa kalkarak beni de kaldırdı ve lavaboya yönelerek ağzını çalkalamaya başladı. Ben de sifona bastıktan sonra onun ağzını çalkalamasını bekledim ve beraber banyodan çıktık.

Odaya girmemizle Defne meraklı sesiyle "Edizcim iyi misin?" diye sorduğunda Ediz gülümseyerek onun önünde eğildi ve yanağını öperek "Biraz hastayım prenses." diye cevap verdi. Defne küçük dudağını sarkıtarak ona sarılırken gülümseyerek yalandan alınmış sesimle "Kıskanıyorum ama ben." deyip dikkatleri üstüme çektim. 

Bunun üzerine Defne gülerek Ediz'den ayrılırken Arda bana doğru koşmaya başladı. Ben de gülerek onu kucağıma aldığımda yanağıma kocaman bir öpücük kondurdu ve "Kıskanma Meliscim, ben seni severim." dedi. Gülerek yanağına kocaman bir öpücük kondurduğumda Ediz de kucağında Defne ile yanımıza geldi ve Arda'ya çatık kaşlarıyla bakarak "Uzak dur lan panterciğimden." diye laf attı.

Onun bu tepkisi komiğime giderken Arda "Bana ne! O benim sevgilim!" diyerek kollarını sıkılaştırınca daha çok güldüm. Benim gülmeme Defne'nin neşeli kahkahası da eşlik ediyordu. Tam bu sırada bize doğru bir flaş patladığında dördümüz de şaşkınca flaşın geldiği yöne döndük. Buket telefonu bize doğru çevirmiş fotoğrafımızı çekiyordu. Yakalanmasıyla kıkırdayarak "Ama çok tatlıydınız ya." dediğinde gülerek "Bana da at." dedim.

Artık birden fotoğrafımın çekilmesine alışmıştım.

Buket gülerek kafasını sallarken Kerem'in halâ durgun olması dikkatimi çekti. Yüzüm asılırken Arda'yı yavaşça yere bıraktım ve onun yanına giderek yanağına bir öpücük kondurdum. Kerem şaşkınlıkla "Bu nereden çıktı şimdi?" dediğinde umursamazca omuz silktim ve "Herkes sevdiği birini öpüyor, ben de seni öpmek istedim şebeğim, ne var bunda?" diye sordum.

YETİMHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin