Bölüm 13

7.6K 336 310
                                    

Multide kocam kalbi olan Hafize ablamız var.
İyi okumalara canlarım...

Bulaşıkları yıkayıp topladıktan sonra yukarıya çıkmaya başladım. Odanın önüne geldiğimde ilk önce bizim odanın kapısını çaldım. Buket kapıyı açınca içeriye girdim ve "Ben Melis'in yanında dururum bu akşam. Sen Kerem'i yalnız bırakma. Bir şey olursa da beni ara tamam mı? Ateşi düşerse de haber ver." dedim.

Buket kafasını sallayınca Kerem'in yanına oturup elimi anlına koydum. Ben ateşine bakarken Kerem "Abi çocuk muyum ben ya? Bak iyiyim işte." diye mızmızlanıyordu. Ben de kaşlarımı hafiften çatarak yanağına küçük bir tokat attım ve "Sus sen! Kaç saattir seninle uğraşıyoruz haberim var mı? Aklım çıktı oğlum havale geçireceksiniz diye!" diye sesimi yükselterek konuştum. Bu çıkışımla Kerem de başını öne eğip "Özür dilerim. Sizi korkutmak istememiştim." diye cevap verdi.

Her ne kadar çok eğlenceli ve umursamaz biri olsa da konu biz olduğunda hep böyleydi. O asla sevdiklerini, yani bizi üzmek ve korkutmak istemezdi. Gerçi eskiden beni diyordum ama artık kızlarla beraber biz olmuştuk değil mi?

Bu aralar çok sık yaptığım gibi güldüm ve saçlarını karıştırarak "Hadi uyu dinlen sen. Ben yan odadayım." dedim. Kerem kafasını kaldırıp imayla "Yan odadasın ha?" dedi, yüzünde bol alaylı bir sırıtma vardı. Kaşlarımı çatarak "Kaşınma Kerem." dediğimde Kerem gülerek "Sen nasıl istersen Ediz aşkım." diye cevap verince oflayarak bizi izleyen Buket'e döndüm ve "Yok ya git sen Melis'in yanına. İyileşmiş bu baksana." diyerek elimle Kerem'i göstererek ona döndüm. Kerem'in gözleri birden büyürken öksürmeye başladı. Öksürmesi geçtiğinde "Hayır ya hastayım halâ ben. Halsiz hissediyorum kendimi, öksürüyorum da..." diyerek elimi alıp alnına koydu ve "Ayrıca halâ ateşim de var bak." dedi. 

Onun bu haline ben büyük bir kahkaha atarken Buket gülümseyerek bakıyordu. Ayaklanarak "Öyle olsun bakalım bay ben hastayım." dedim ve Buket'e döndüm. "Benim yatağımda uyuyabilirsin güzellik. İyi geceler." dedikten sonra yanağından makas alarak kapıya doğru yöneldim. Arkamdan Kerem'in "Bence benim yatağım daha rahat burada da uyuyabilirsin." diyen sesini duymuştum.

Gülerek odadan çıktığımda belki Melis kapıyı kilitlememiştir diye düşünerek yavaşça kapı kolunu bastırdım. Bingo! Açıktı.

İçeri girdiğimde Melis'in uyuduğunu görünce yavaşça kapıyı kapattım. Kapıyı kapattıktan sonra Buket'in yatağına oturdum ve bir süre Melis'i izledim. Bu sırada aklımda Buket'in söyledikleri dolaşıyordu. Derin bir nefes alarak kafamı iki yana salladım ve ne yapsam diye düşünmeye başladım. Gözüm komodinin üstündeki Melis'in telefonuna kayınca sırıttım. Sanırım biraz karıştırabilirdim. Telefonu elime aldığımda ekranda beni karşılayan şifreyle göz devirerek ayaklandım ve dikkatli bir şekilde Melis'in parmak içini okuttum.

Telefonu açtıktan sonra tekrar yatağa oturdum ve üstten ekranı indirdim.Kilit ekranındaki fotoğrafa görmemle ise yüzümde küçük bir gülümseme oluştu. Sanırım resim lunaparkta çekilmişti. Melis dönme dolabın önündeydi ve elinde kocaman bir pamuk şeker vardı. Ağzının kenarları da hep pamuk şeker olmuştu ama bu pis görünmek yerine onu tatlı göstermişti.

Bu fotoğrafı kesinlikle kendime atmalıydım.

Sırıtarak telefonu açtım ve ana ekranı görür görmez dona kaldım. Ana ekranda halâ ikimizin fotoğrafı vardı. Büyük ihtimal değiştirmeye zamanı olmamıştı çünkü benimkinde de halâ bizim fotoğrafımız vardı. Aklıma gelmişken kendi telefonumu çıkarttım ve ana ekranı değiştirmek için galeriye girdim. Bir süre bakındıktan sonra içimde bir yerde fotoğrafın kalmasını söyleyen bir taraf olduğunu fark ettim. O tarafımı hiç dinlemek istemediğim için kafamı iki yana salladım ama yine de bir kısmım onu dinlemişti ve ekrana dördümüzün bu günkü fotoğrafını koymuştum.

YETİMHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin