Bölüm 20

6.7K 326 159
                                    

Vay be! Kaderde 20. bölümü yazmak da varmış. Ben ilk hikayem olduğu için okunmaz, birkaç bölümden sonra da kaldırırım diye düşünüyordum qma sayenizde şimdi 20. bölümü yayımlıyorum. Beni desteklediğiniz için teşekkür ederim 😘 Multide; bay ukalamız Ediz var.
İyi okumalar canlarım...

Ediz'in sesini duyunca yerimden sıçradım ve hızla yatağa doğru gidip yeşil perdeyi çektim. "Ediz iyi misim?" "Abi bir yerin mi ağrıyor?" Benim hemen arkamdan Kerem de konuşunca herkesin telaşla arkamda toplandığını fark ettim. Tabii sayın(!) Haluk Çınar kılını bile kıpırdatmamıştı. Ediz "Bir şeyim yok. Sadece Melis'le konuşmak istiyorum." dediğinde şaşırsam da belli etmeyerek "Ediz ailen geldi. İlk önce seni onlar görse daha doğru olur." dedim. Annesi varken Ediz'le konuşmak bana düşmezdi sonuçta.

Ediz bir süre annesine bakınca Neşe Hanım kolumu sıvazlayarak "Siz konuşun, ben daha sonra ona hesap sorarım." diyerek kıkırdadı. Ben de ona gülümseyerek karşılık verdim. İyi bir kadına benziyordu. Neşe Hanım herkesi perdenin dışına çıkarıp perdeyi kapatınca Ediz'e döndüm ve telaşla "Ediz bir yerin ağarıyor mu? Başın ya da elin? Doktoru çağırayım mı?" diyerek soruları sıraladım. Ediz sorularıma cevap vermeden yanını işaret etti ve "Gelir misin?" diyerek beklentiyle bana baktı.

Ediz az önce ricada mı bulundu yoksa bana mı öyle geldi? Hani şu bizim hödük Ediz.

Yanına gitmeden önce hasar kontrolü yapar gibi onu incelemeye başladım. Sağ eli aynı dünkü gibi sargıdaydı ve koluna serum takılmıştı. Sol kaşında ise beyaz bir bant vardı. Büyük ihtimal dikiş atılmıştı. Acaba canı acıyor muydu?

Yavaşça yanına yaklaşmaya başladığımda suçluluk duygusundan yüzüne doğru düzgün bakamıyordum bile. Ediz dikkatle bana bakarken gözlerimi yerden ayırmadan konuşmaya başladım. "Ediz özür dilerim. Benim yüzümden kriz geçirdin. Eğer ben öyle deme--" Ediz birden ellerimden tutup beni kendine çekince üstüne doğru düşmeye başladım. Tam son anda ellerimi Ediz'in başının iki yanına koyup kendimi tutabildiğimde derin bir nefes aldım. Kafamı kaldırdığımda çok yakın olduğumuzu fark edince yavaştan kızarmaya başladım ve kendimi biraz iterek ondan uzaklaştım. Ama halâ üzerine eğilmiş vaziyetteydim.

Kaşlarım çatılırken "Ediz manyak mısın sen?! Niye çekiyorsun pat diye? Ya bir yerini acıtsaydım?" diyerek kısık bir sesle bağırarak onu azarladığımda diğerlerinin bizi duymasını istemiyordum. Ediz beni hiç umursamayıp elini enseme atınca kalbimin ritminin hızlanmaya başladığını hissettim. Sonra beni kendine doğru çekmeye başlayınca istemsizce nefesimi tuttum ama Ediz sonunda düşündüğümü yapmak yerine alnıma uzun bir öpücük kondurunca tuttuğum nefesimi verdim ve gelen huzur ve rahatlamayla gülümseyerek gözlerimi kapattım.

Sanırım biraz önce az kalsın kalpten gidiyordum.

Ediz dudaklarını alnımdan ayırınca ondan biraz uzaklaşarak kahverengi denizlerine baktım. Gerçekten o kadar güzel gözleri vardı ki, hem dalgalı bir denize, hemde derin bir kuyuya benziyordu. Ediz sol elini ensemden yanağıma getirip elmacık kemiğimi okşayınca gözlerine bakarak gülümsedim. Sonra birden "Teşekkür ederim pantercik." diye mırıldanınca şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım ve "Neden ki?" diye sordum. Ediz gülümseyerek "Beni babama karşı savunduğun için." diye bana cevap verince gözlerimin birden büyümesine engel olmayarak "Sen onları duydun mu?!" diye sorduğum. Buna rağmen sesimi kontrol edebildiğim için kendimi tebrik etmiştim.

Ediz sırıtarak kafasını sallayıp "Annemin sesiyle uyandım. Malum 'Oğlum nerede?' diyerek hastaneyi ayağa kaldırdı." diye annesini taklit edince sessizce kıkırdadım. Ben gülerken Ediz'in dikkatle beni izlediğini fark edince utanarak gülmemi durdurdum. Ediz baş parmağıyla güldüğümde ortaya çıkan gamzemin yerini okşayınca şaşkınlıkla ona baktım. Sonra kendimi toparlayarak yaptığım yanlışı fark ettim ve "Ediz kusura bakma. Ben babana öyle demek istemezdim ama sana o kadar hakaret edince dayanamadım." diyerek ona açıklama yaptım.

YETİMHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin