Bölüm 4

9.2K 458 305
                                    

Yeni bir bölümle daha sizlerleyim, beni özlediniz mi? Ben sizi çok özledim. Multide; çok güzel bir şarkı var. Kerem'in sesinin güzelliğini duyun dedim  xsdsxskd. Aynı zamanda da Yeliz'in fotoğrafı var. Kim olduğunu bölümü okuduğunuzda anlayacaksınız. Karakteri küçük düşünmeyi unutmayın. 😉
İyi okumalaar...

Arkadan gelen sesle Buketle ikimizde aynı anda o tarafa döndük. Açık büfenin biraz ilersindeki masanın yanında bir kız yerde uzanıyordu. Üstüne bakılırsa yemeklerin üzerine düşmüş, aynı zamanda da tabağı kırılmıştı. Kızın bu haline bütün yemekhane büyük bir kahkaha atarken düştüğü yerin yanındaki masada oturan kız "Ay canım kusura bakma ya, o kadar eziksin ki seni göremedim." diyerek onunla alay etti. Tabii kızın bu dediğine de herkes gülmüştü. Allah aşkına ben nasıl insanların içine düşmüştüm böyle?

Bu olaylarla bütün sinirim tepemde toplanırken hızlı adımlarla yerde kafası eğik bir şekilde oturan kızın yanına doğru yürümeye başladım. Onu düşüren kızı biraz biliyordum. Kızıl kafanın adı Yeliz'di, şımarık ve sürtüğün tekiymiş. Bunu Buket söylemişti. Her önüne gelenle sevgili olan biriymiş ve daha bu yaşta Buket onu bir çocuğun kucağında otururken görmüş. Kız bizle aynı yaştaydı yahu! Ayrıca yetimhanede de bu saçları nasıl böyle boyadı gerçekten merak ediyordum.

İçimden kendi kendime söylenerek yerde oturan kızın yanına gittim ve ona elimi uzattım. Kız gözlüklerinin altında bana bakınca güven veren bir şekilde gülümsedim ve elimi biraz daha ona doğru uzattım.

Kız artık ne yaşadıysa ona elini uzatan birine bile güvenmiyordu.

Çekingen bir şekilde elimi tutmasıyla onu yerden kaldırdım ve elinin kanadığını gördüm. Sanırım tabak elini kesmişti. Buket'e dönerek "Gamzelim sen onu bizim odaya götür eline pansuman yap. Benim bir küçük işim var." diyerek kızıl kafaya döndüm. Yeliz bana soran gözlerle bakarken portakal suyuyla dolu bardağa alarak birden onun yüzüne çarptım ve yapmacık bir şekilde "Ay canım kusura bakma ya, o kadar sürtüksün ki göremedim." diyerek üzülmüş gibi yaptım.

Evet farkındayım berbat laf sokuyorum ama bütün yemekhane "Oooo!" diye garip sesler çıkardığına göre söylediğim sözün saçmalığını anlamamışlardı.

Yeliz çığlık atarak sandalyesinden kalkarken portakal suyu yüzünden ıslanan saçlarını yüzünden çekti ve "Ne yaptığını sanıyorsun sen be?!" diye cırladı. Onun bu cırtlak sesiyle yüzümü buruşturdum ve geri adım atmayarak "Sen o kıza ne yaptıysan ben de sana aynısını yapıyorum." dedim. Her ne kadar şu an herkes bize bakıyor olsa da utanmamaya çalışıyordum. Acaba Ediz'de bakıyor muydu?

Yeliz cevap veremeden Buket kulağıma eğilerek "Ediz bile arkasını dönmüş bakıyor, senden korkulur Melis." diye fısıldayınca ona bakarak sırıttım ve kızıl kafaya dönerek "Dua et elini veya başka bir yerini kesmedim." diye tehditkar bir şekilde konuştum. Sonra yine ona cevap hakkı vermeden arkamı döndüm ve Buket'in koluna girdiği kızın diğer koluna da ben girdim. Tam kapıya doğru adımlamışken arkamdan "Bunun bedelini ödeyeceksin!" diye cırlayan kızılın sesi gelince ona doğru dönerek bir süre geri geri yürüdüm ve aynı zamanda "Bekliyorum." diye cevap verdim.

Önüme dönmeden son kez yemekhanede ki benim bu halime hayretle gülen herkesi gözden geçirdim. En sonsa gözlerim Edizlerin masasında takılı kalmıştı. Kerem bana parmağını kaldırmış okey işareti yaparak göz kırparken Ediz arkasını dönmüş sırıtarak beni izliyordu.

Onların bu haline -özellikle de Kerem'e - kıkırdadım ve önüme dönerek yürümeye devam ettim.

Yemekhaneden çıktığımızda arkamızdan Yeliz'in "Dönün önünüze!" diye cırlayan sesini duymuştuk. Bu Buket'le benim kıkırdamamıza sebep olurken koluna girdiğimiz, bizle yaşıt gibi görünen kıza "Adın ne?" diye sevecen bir sesle sordum.

YETİMHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin