SEZON FİNALİ

4.8K 221 63
                                    

İşte final bölümümüz! Beraber acısıyla tatlısıyla yedi ay geçirirdik. Umarım bu yedi ay içinde sizi mutlu edebilmiş ve size az da olsa umut aşılayabilmişimdir. Her zaman söylediğim gibi; gülümseyin millet! Gülümseyin ki kimse size 'İyi misin?' diye sormasın. Multide; sevgili karakterlerim var.
İyi okumalar...

Yemeğimin son kaşığını da ağzıma attığımda derin bir nefes alarak geri yaslandım.

O yemeklerin hepsini nasıl yiyebilmiştim?!

Kerem alaylı sesiyle "Doydun mu sarışın?" dediğinde kaşlarımı çattım ve "Yok doymadım Kerem, senin yemeklerini de yiyeceğim!" diyerek asabi bir sesle cevap verdim. Kerem'in alaylı yüz ifadesi anında bozulurken ağzına götürmek için kaldırdığı kaşığı indirdi ve "Melis sadece şaka yapmak istedim, neden kızdın bu kadar?" diye sordu. Sorusuyla derin bir nefes alarak saçlarımı karıştırdım ve "Özür dilerim şebeğim. Başkasına kızdım sinirimi senden çıkardım, aynı Ediz gibi." diye söylendim.

Ediz'in kafasının bana döndüğünü fark ettiğimde onu hiç takmadan önüme bakmaya devam ettim. Ediz tam "Be-- " diyerek söze başlamıştı ki bizim masaya gelerek "Melis biraz konuşabilir miyiz?" diyen sesle kafamı kaldırıp gelen kişiye baktım. Kafamı kaldırdığımda bana ürkek ve gergin bir şekilde bakan Ayaz'ı görünce gülümsedim. Sanırım Kerem'in kızacağımı düşünüp Buket'e bakamıyordu ve bu onu epey zorluyordu. Bu çocuk gerçekten çok tatlıydı.

Ben daha söze girmeden Kerem soğuk bir sesle "Nedenmiş o?" diye sorduğunda kaşlarımı çatarak ona döndüm. Şu an masadan kalmak için tek bahanemi elimden alıyordu. Ayaz onun bu hareketine hiçbir tepki vermeden gözlerini ona çevirip "Sadece konuşmak istiyorum, onun için de bir sakıncası yoksa." diye mırıldandı. Yüzünde Kerem'e karşı en ufak bir sinir ifadesi olmaması beni şaşırtırken sandalyemi geri çekerek oturduğum yerden kalktım ve "Tabii ki sakıncası yok." diyerek bizimkilere döndüm.

"Siz odaya çıkın ben sonra gelirim."

Kerem çatık kaşlarını düzeltirken Buket Ayaz'dan utandığı için kızarık yanaklarıyla kafasını salladı. Ben de önümdeki boş tableti elime aldım ve "Dikkat et, bir şey olursa ya da bayılacak gibi olursan hemen bizi ara." diyen Ediz'e bakmadan kafamı sallayarak Ayaz'la beraber çıkışa yöneldim. Boş tableti diğerlerinin yanına koyup yemekhaneden çıkarken Ayaz'ın "Ediz'le kavga mı ettiniz?" diyen sesiyle ona döndüm.

Siyah saçları ve mavi gözleriyle insanları kendine çeken Ayaz'ın aynı zamanda küçük bir hareketiyle bile ortaya çıkan geniş gamzeleri gerçekten kendine hayran bırakıyordu.

Onu incelemekten vazgeçip kaşlarımı kaldırdım ve "Hayır, onu da nereden çıkardın?" diye sordum. Biraz olsun tartışmış olsak bile bunu ona söylemek istemiyordum çünkü Hakan'ın yakın arkadaşıydı ve bunu ona söyleyebilirdi. İçimden bir ses ise Hakan'nın Ediz'le aramızın kötü olmasına sevineceğini söylüyordu.

Ayaz omuz silkerek "Bilmem, bana biraz soğuksunuz gibi geldi de. Herhalde yanıldım." diye mırıldandığında bahçeye çıkmıştık. Karnımın çok yemek yemekten ağrıdığını fark ettiğimde yorgun oluşumu umursamadan banklara yönelen Ayaz'ı kolundan tutarak durdurdum ve "Biraz yürüsek olur mu? Ediz bana Hulk'u doyuracak kadar yemek yedirdi de." diye yakındım. Ayaz gülerek "Olur." dediğinde gülümsedim ve beraber yavaş adımlarla geniş bahçenin etrafında yürümeye başladık.

Sessizlik bir çığ olup büyürken ellerimi ceplerime sokup "Konu Buket sanırım. Bana bir ay önce sahile gittiğimizde onu sevdiğini söylediğini söylemişti." diye mırıldandım. Ayaz'ın yanakları anında kızarırken benim yüzümde geniş bir gülümseme oluşmuştu.

Ayaz gerçekten çok tatlı bir çocuktu. Ne Kerem kadar şakacı, ne de Ediz kadar soğuktu. Hakan kadar ciddi de değildi, duygularını saklamayı pek beceremiyordu ve içimden bir ses bunlara iyi kalpli olduğunu da eklemem gerektiğini söylüyordu.

YETİMHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin