Selam millet ben geldim. Yeni bölüm için heyecanlı mısınız? O zaman hadi başlayalım. Multi; Ediz (Küçük düşünmeyi unutmayın. 😉)
İyi okumalar...Arkamdan Buket'in "Melis!" diye bağırdığını duyduğumda dizlerimin üzerinde, olduğum yerde döndüm ve kalçamın üzerine oturarak beni düşüren kişiye baktım. Yeliz karşımda pis pis sırıtırken artık kendime hakim olamayacağımı anladım ve ayağımı uzatarak onun ayağına çelme taktım. Yeliz çığlık atarak yere düşünce yerimden doğruldum ve onu yere yatırarak üstüne çıktım.
Bu sefer şansını zorlamıştı işte.
Elimi kızıl saçlarına doladım ve onları çekerek "Bana bak kızım, şansını zorlama. Zaten dün senden hıncımı alamadım. Seni hiç acımadan şuracıkta öldürürüm!" dedim. Son cümlede artan sinirimden dolayı öyle bir bağırmıştım ki resmen bütün yemekhane inlemişti. Yeliz birden elini saçıma atmaya çalışınca diğer elimle bileğini yakaladım ve saçlarına asılarak "Hareketlerine dikkat et. Yoksa elimde kalırsın." diyerek onu uyardım ve saçlarına son kez asılarak üzerinden kalktım.
Halâ sinirimi atamadığım için biraz ilerimde duran Buket'e kafamla masayı işaret ettim ve "Kerem'in yanına git, ben birazdan gelirim." diye sert bir şekilde konuştum. Buket benim bu halimden çekinmiş olacak ki kafasını sallayarak masaya yönelince ben de sinirli bir şekilde hızlı adımlarla odaya doğru çıktım.
O kızılı orada öldürmeliydim! Kesinlikle öldürmeliydim!
Kapının önüne geldiğimde sinirden titreyen ellerim yüzünden kapıyı açamayınca daha çok sinirlenip kapıya bir tekme attım.
Hayır bu gün krize girmeyecektim.
"Melis?"
Yan taraftan gelen Ediz'in sesiyle ona hiç bakmadan sırtımı kapıya yasladım ve aşağı kayarak yere oturdum. Bu kız sebepsizce sinir kotamı iki kat zorluyordu.
"Melis iyi misin?"
Ediz önümde eğilerek "Yine n'oldu anasını satayım?" diye sesini yükselterek sorduğunda nefesimi düzene sokmaya çalışarak kafamı geri attım ve kapıya yasladım. Bu arada da "Yeliz." diye fısıldamıştım. Ediz durumu anlayıp oflayarak ellerimi tuttu ve iki eliminde avuç içini yavaş yavaş dairesel hareketlerle okşayarak "Tamam pantercik, sakin ol." diye rahatlatıcı bir sesle konuştu. Ben de bunun üzerine kendimi sakinleştirmek için derin nefesler almaya başladım.
O kız beni delirtiyordu. Nasıl başarıyordu bilmiyordum ama kedinlikle beni delirtiyordu. Uzun zamandır bu kadar sinirlenmeme sebep olan biri olmamıştı.
Sakinleştiğimi hissettiğimde kafamı kaldırarak Ediz'e baktım ve "Teşekkür ederim." diye mırıldandım ve mahcup bir ifadeyle "Beni sakinleştirmek hep sana kalıyor." diye konuştum. Ediz omuz silkip "Önemli değil pantercik. Krize girenleri sakinleştirmek benim hobimdir zaten." diye sırıtarak cevap verince küçük bir kahkaha attım. Ardından "Düşündüm de... Bak iyi olduğum bir şey daha. Seni sakinleştirmekte de iyiyim." diye böbürlenmeye başlayan Ediz'e gülerek göz devirdim ve "Hadi kalk da beni de kaldır bay ukala." diyerek cevap verdim.
Ediz dediğme itiraz etmeden ayaklanınca halâ tutuğu ellerimden çekerek beni de kaldırdı ve "Senin kahvaltıda olman gerekmiyor mu?" diye sordu. Bu arada ellerimi de bırakmıştı. Sorusuyla arkamdaki kapıyı göstererek "Telefonumu odada unutmuşum, onu almaya geldim." diye cevap verdim. Ediz omuz silkerek "Hadi o zaman telefonunu al da gidelim." dediğinde kafamı sallayarak içeri girdim ve yatağımın üstünden telefonumu aldım.
Dışarı çıkıp kapıyı kapattığımda Ediz'le yemekhaneye doğru yürürken "Yeliz ne yaptı da sinirlendin yine?" diye sorunca omuz silkerek "Yanından geçerken çelme takarak düşürdü." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YETİMHANE
Teen FictionAnnesi ve babasının kavgalarından bıkmış, düşünceli ama aynı zamandan her durumda çemkirebilen bir kız. Bay Ukalanın Panterciği; Melis Aral Babası tarafından nefret edilen soğuk ama aynı zamanda sevdiklerine karşı çok eğlenceli ve düşünceli olan bir...