Bölüm 45

4.8K 225 106
                                    

Selam millet bir sınav haftasını daha geride bıraktım. Çook mutluyum. Artık ikinci döneme kadar aynı sıklıkla bölüm atabileceğim. Multide; Ediz kolajı var.
İyi okumalar canlarım...

Ediz'in alnına bir bez daha koyarken oflayarak kendi kendime mırıldandım.

"Ediz ateşin niye düşmüyor?"

Saat neredeyse 01.30 olmuştu ve Ediz'in ateşi halâ düşmemişti. Tabii bu da benim acayip canımı sıkıyordu. Tam alnındaki bezi yerleştirmişken Ediz gözlerini aralarken elimi yanağına doğru uzattım. Daha elimi yanağına yerleştirmeden hızla yataktan kalkınca korkuyla "Ediz iyi misin?" diye sordum. Ediz eliyle ağzını tutup banyoya doğru koşunca ben de koşarak arkasından gittim.

Ne oldu şimdi birden bire?!

Arkamdan oturma odasının kapısının açılma sesini duyarken Kerem "Sarışın n'oldu?!" diye sordu ama ben onu umursamadan Ediz'in arkasından banyoya girdim. Ediz klozete çömelmiş kusarken elimle alnını tutarak uzun saçlarının önüne gelmesini engelledim. O kusmasını bitirip rahatlamasının etkisiyle yere otururken ben de yanına oturarak başını omzuma yasladım.

Ediz nefes alışverişini düzenlemeye çalışırken  "İyi misin bay ukala?" diye sormadan edemedim. Zaten neden soruyorsam. Çocuk az önce içinde ne var ne yoksa hepsini çıkarttı ve ben halâ ona iyi olup olmadığını soruyordum. Böyle bir durumda nasıl iyi olabilirdi ki?!

Ediz'den 

Melis'in ağlamaklı sesi kulaklarıma dolarken daha fazla üzülmesini istemediğim için yavaşça kafamı salladım. Midem halâ fazlasıyla bulanıyordu ve konuşmamın bana iyi geleceğini hiç sanmıyordum. Panterciğin ellerini saçlarımda hissederken yavaşça gözlerimi kapattım. Kendimi çok yorgun hissediyordum. "Bir de soruyorum, salaklık işte. Bu durumda nasıl iyi olabilirsin ki?" Saçlarımın arasına düşen bir damla gözyaşı bana güç verirken yavaşça ayağa kalktım ve kapıdakilere -ki herkes kapıdaydı zaten- kısa bir bakış atarak ellerimi benim için ağlayan panterciğime uzattım.

"İyiyim pantercik. Ağlama, kalk hadi." dememle Melis bana ıslanmış kirpiklerinin altından bakarken tatlılığına gülümseyerek ellerimi biraz daha ona doğru uzattım. Melis burnunu çekerek ellerimi tutarken onu zorlanarak da olsa kendime doğru çektim. Zaten o da bana fazla zorluk çıkartmamıştı. Hayır yanlış anlamayın yani. Kaslarım hal yerli yerinde. Sadece hastalığımdan olsa gerek kolumu kaldırmaya bile halim yok o kadar.

"Koçum iyi misin? Hastaneye gidelim mi?"
"Evet Edizcim. İstersen hastaneye gidebiliriz."

Kaan ve Tuğçe abla art arda konuşurken onlara dönmeden lavaboya yöneldim ve aynadan arkama doğru kısa bir bakış atarak soğuk sesimle  "Gerek yok, iyiyim." diye cevap verdim.

Ne yapayım? Benden panterciği üzen birine sıcak davranmamı beklemiyordunuz değil mi?

Suyu açarak ağzımdaki iğrenç tattan bir an önce kurtulmak için iyice çalkaladım. Kulaklarımı sifon sesi doldururken ben de ağzımı kurulayarak arkama döndüm. Kerem ve Buket bana telaşlı gözlerle bakarken onları inanmalarını umduğum alaylı bir sırıtma gönderdim ve "Ölmedim, merak etmeyin." diye laf attım.

Kerem bana doğru iki adım atarak "Abi iyisin değil mi? Hadi gel hastaneye gidelim de bir baksınlar." dediğinde göz devirerek kapıya yöneldim ve yanından geçerek "Yok bir şeyim Kerem. Abartma." dedim. Hepsi topluca arkamdan gelirken Melis'in odasının kapı eşiğinde durdum ve arkamdaki turist kafilesine benzeyen ev halkına dönerek onları da durdurup "Millet ben gerçekten iyiyim. Sadece biraz midem bulandı. Hadi gidin yatın. Melis yanımda zaten." dedim.

Kerem dışında herkes zor da olsa odalarına giderken Kerem elini alnıma doğru uzattı. Ateşim olduğunu bildiğim -hissettiğim- için elini ittiğimde bana çatık kaşlarıyla bakan bay piçe göz devirerek "İyiyim dedim ya Kerem! Hadi defol yatağına!" diye sesimi yükselttim. Kerem Melis'e dönüp "Kötüleşirse haber ver sarışın." dediğinde Melis uyku mahmurluğundan kızarmış gözleriyle kafasını sallayarak onu onayladı.

YETİMHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin