Bölüm 15

6.9K 329 121
                                    

Multide; Çakma sarışınımız Sude var.
İyi okumalar...

Duyduğum şeyle şaşkınca Ediz'e döndüğümde ona döndüğümü fark edip başını bana çevirince gözleri büyüdü. Sanırım onu duyduğumu anlamıştı. Biz öylece birbirimize bakarken Kerem sonunda banyodan çıkınca kendime geldim ve telefonumu cebime koyarak "Kerem ben bile o kadar uzun süre hazırlanmıyorum!" diye yakındım. Kerem "Ama Melis kankam, bak sen bu saçları görüyor musun? Onlar en büyük aşkım benim. İlgi göstermeyince küsüyorlar bana." diyerek gri bir bandana taktığı saçlarını gösterdi. Bu tavrına gülerek yanına gittim ve "Tamam seni affediyorum. Çünkü saçlarını seviyorum." diyerek saçlarını karıştırdım. Kerem gülerek elimden kurtuldu ve elini ortaya uzatarak "Ee intikam timi, hazır mıyız?!" diyerek heyecanla konuştu.

Buket "Hazır!" diyerek elini Kerem'in elini üstüne koyunca güldüm ve ben de aynı şekilde elimi uzattım. Hepimiz Ediz'e bakarken o izin istercesine bana bakıyordu. Kısa bir an ona baktıktan sonra usulca kafamı salladım. Onayımla Ediz kocaman sırıtarak elini elimin üstüne koydu ve "Hazır!" dedi. Hepimiz gülerek ellerimizi havaya kaldırdık.

"İNTİKAM TİMİ HAZIR!"

Yemekhaneye indiğimizde açık büfe hazırdı. Etrafa iyice baktığımda kimseyi göremeyince rahatladım. Demek ki hal'a kahvaltı için erkendi. Mutfak kısmına geçtiğimizde Hafize abla "Hayırdır çocuklar, daha erken?" diyerek sorarcasına konuşunca Kerem Hafize ablayı hemen kolunun altına aldı ve "Hafize Sultan, bizim bir küçük intikam işimiz var da. Bize izin verir misin biraz?" diye sordu. Hafize abla hepimize birer kere baktı ve "Ben sizi görmedim ona göre." diyerek gülümsedi. Biz ona teşekkür ederken Kerem, Hafize ablanın yanağına kocaman bir öpücük kondurdu. Hafize abla gülerek "Dur deli oğlan!" deyip Kerem'den kaçmak için yemekhaneden çıktığında biz onların bu haline gülmekle meşguldük.

Hafize ablanın çıkmasıyla bizimkiler bana dönünce Buket "Ee mavişim, plan ne?" diye sordu. Aklımda plan tekrardan canlanırken sinsice sırıttım ve "O kızıl kafa ve çakma sarışını menemene çevireceğiz." diyerek cevap verdim. Bu açıklamamla Buket beni hemen anlayıp sırıtırken Kerem ve Ediz aynı anda "Ha?" diye bir tepki verdi. Biz Buket'le onların bu haline gülerken aynı zamanda da dolaptan yumurta ve domates suyu çıkarıyorduk. 

Bu işi yaparken Kerem'e dönerek bize iki kova bulmasını söyledim. O Ediz'le beraber dışarı çıkarken ben de planı son kez gözden geçiriyordum. İki büyük kovayı domates suyuyla doldururken Kerem heyecanla "Yumurtayı ben kıracağım!" dediğinde güldüm ve ona bir tane yumurta uzattım. Kerem yumurtayı elimden alıp kovaya döndü ve kırmaya çalıştı ama maalesef kırarken neredeyse bütün kabukları içine, yumurtayı da yere düşürünce somurtarak tekrar bize döndü.

"Ama olmadı bu ya! Bozuk bu yumurta!"

Biz üçümüz de onun bu haline kahkaha atarken yana doğru bir adım attım. Bu adımımla Kerem'in yere döktüğü yumurtaya bastığımda tam düşerken YİNE VE YİNE Ediz tarafından tutuldum.

Ama yeter ya! Bu çocuk benim düşmemi mi bekliyor?!

Sinirle kafamı ona çevirip "Süper kahraman falan mısın sen ya?! Niye tutuyorsun hep beni?! Tutma beni istemiyorum!" diye bağırdığımda onun da kaşları çatıldı. Ben ondan kaçmaya çalışıyorum, o beni tutuyor! Allah'ım delireceğim!

Ediz birden geri çekilerek beni bıraktı ve hazim son gerçekleşmiş oldu.

"Ah kıçım!"

Bizimkiler bana gülerken Kerem yavaşça beni ayağa kaldırdı. Nedir benim bu kıçımın çektiği ya?! Hep olan ona oluyor!

Ayağa kalkar kalkmaz sinirle Ediz'e döndüm ve bu sefer de "Ne bırakıyorsun pat diye hayvan!" diye bağırdım. En sonunda Ediz de sinirlenmiş olacak ki "Kızım 'Tutma beni.' diye kızıyorsun tutmayınca da bağırıyorsun! Karar ver artık!" diyerek bani azarladı.

YETİMHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin