Selam millet! Multide; gamzeli kızımız var.
Hepinize iyi okumalar...Kafamı kaldırıp çarptığım kişiye baktığımda Öykü'nün abisi Hakan olduğunu fark ettim. Ona çarptığımda düşmemem için kolumdan tutmuştu ama işin ironik kısmı diğer kolumdan da Ediz'in tutmuş olmasıydı. Yavaşça geri çekilerek ikisinden de kollarımı kurtardım ve Hakan'a bakarak "Özür dilerim." dedim. Hakan tam bana gülümseyerek cevap verecekti ki Ediz'in araya giren sert sesi ona mani oldu.
"Sen niye özür diliyorsun kızım? O çarptı sana."
Şaşkınlıkla Ediz'e döndüğümde onun çatık kaşlarıyla Hakan'a baktığını fark ettim.
Ben ne diyeceğimi bilmez bir şekilde bir ona bir Hakan'a bakarken Hakan, bakışlarını Ediz'den çekip bana çevirdi. Ediz'e bakarken ki soğuk mavileri benim mavilerimle buluşunca anında yumuşarken "Arkadaşın haklı. Sana ben çarptım, özür dilemesi gereken benim." diyerek açıklama yaptı. Gülümseyerek omuz silktim ve "Önemli değil, ben iyiyim." diyerek ona cevap verdim. Hakan kafasını sallayarak elini koluma koydu ve gülümseyerek kolumu sıvazladı. "İyi olmana sevindim." Ben de teşekkür etmek için gülümseyerek kafamı salladığımda Hakan Ediz'e hiç bakmadan yanımdan geçti ve üst katın merdivenlerine doğru yöneldi. Kafamı çevirip Ediz'e baktığımda onun halâ çatık kaşlarıyla Hakan'ın arkasından baktığını gördüm. Göz devirerek koluna vurdum ve "Çocuk gitti Ediz. Çatma artık kaşlarını." diyerek onu azarladım.
Zaten çocuğa öldürecek gibi bakıyordu.
Ediz bu sefer çatık kaşlarıyla bana döndü ve "Çocuğun içine düşseydin Melis." diyerek alayla konuştu. Anında kaşlarım çatılırken "O ne demek ya?!" diye sordum. Ediz sinirle bana doğru bir adım attı ve "Şu demek; çocuğun ağzının içine düştün resmen. Hayır yani bu kadar çok istiyorsan, erkeklere bu kadar meraklıysan bari adam gibi bir erkek seçseydin!" dedi.
Ne dedi o?!
Sinirle kaşlarımı çattım ve hiç acımadan elimi kaldırarak yüzüne sert bir tokat geçirdim. Ediz'in başı yana düşerken ben de sinirle ona bağırmaya başladım.
"Konuştuklarına dikkat et Ediz! Ben senin o takıldığın kızlara benzemem! Ama sen bu farkı ayırt edemiyorsan o senin mallığın!"
Ediz kafasını kaldırıp pişmanlık akan kahverengileriyle bana bakarken ağlamamak için burnumu çektim ve pişmanlığını hiç umursamadan onu sert bir şekilde ittim. Sonra da "Bir daha sakın benimle konuşma Eidiz! Sakın!" diye bağırarak merdivenlerden inmeye başladım.
Bana böyle bir şeyi nasıl söylerdi?! Şimdiye kadar beni hiç mi tanımamıştı?!
Yemekhaneye inmek yerine sinirle bahçeye çıktım ve her zamanki ağacımızın altına oturdum. Dizlerimi kendime çektim ve başımı kollarıma gömerek hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. En azından bu şekilde beni kimse görmezdi.
Olanları kafam bir türlü almıyordu. Ben ona o kadar çok güvenirken, neredeyse her anımız beraber geçerken, o beni hiç mi tanımamıştı? O sözleri bana nasıl söyleyebilmişti? Yaklaşık bir on dakika hiç durmadan ağladım. Ediz'in sözlerini kendime yediremeyerek hıçkıra hıçkıra ağladım. Sonra telefonumun çalmasıyla cebimde telefonumu çıkardım ve arayana baktım.
Arıyor...
GAMZELİMBuket'i hiç umursamadan aramayı meşgule atıp telefonumu cebime attım ama hiç durmadan aramaya devam edince, sinirlenerek telefonu komple kapattım. Bir süre daha ağcın altında oturduktan sonra ayağa kalkarak göz yaşlarımı sildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YETİMHANE
Novela JuvenilAnnesi ve babasının kavgalarından bıkmış, düşünceli ama aynı zamandan her durumda çemkirebilen bir kız. Bay Ukalanın Panterciği; Melis Aral Babası tarafından nefret edilen soğuk ama aynı zamanda sevdiklerine karşı çok eğlenceli ve düşünceli olan bir...