Bölüm 41

3.9K 236 28
                                    

İyi okumalar canlarım...

Yorgunlukla oflayarak kendimi koltuğa atarken benim her yerim ağrıyordu ama cani arkadaşlarım Buket, Kerem ve Ediz bana gülüyordu.

"Anne Allah rızası için yeter! Biraz daha temizlik yaparsam bayılacağım!"

Evet millet doğru tahmin. Bu gün annem Buket ve bana neredeyse evin her yerini temizletmişti ve babam işte olduğu için buna karşı çıkan da olmamıştı. Gerçi babamın da karşı çıkacağı meçhuldü. Genelde o da 'Annene yardım et biraz.' diyordu ama yaklaşık bir aydır evde olmadığım için bu seferlik beni es geçebilirdi.

Annem gülerek "Tamam kızlar, bu günlük bu kadar yeter." diyerek önce benim yanağıma sonrada karşı koltukta sanki sabahtan beri temizlik yapmıyormuşuz gibi dinç olan Buket'in yanağına birere öpücük kondurdu.

Allah'ım bu kız hiç yorulmamış mıydı?!

Sabah annem bizi erkenden kaldırıp -ki saat on iki falandı ama bence çok erken- temizlik yapacağımızı söylemişti. Ben anında isyan bayraklarını çekerken Buket'e sanki bir enerji gelmişti ve buna hiç itiraz etmemişti. Belki Buket'in ailesi o küçükken öldüğü için böyle şeylere özeniyordur bilemeyeceğim. Çünkü annem onu benden ayırmıyordu ve bunun Buket'in çok hoşuna gittiğini biliyordum. Gözlerinin içi ışıldıyordu gamzelimin.

"Çocuklar ben komşuya gidiyorum. Yarın için baklava yapacağız. Sakın evi dağıtmayın. Her yeri size toplatırım."

Annemin tehdidiyle göz devirdim ve "Kolumu kaldırmaya halim yok anne." diyerek ona dolaylı yoldan cevap vermiş oldum. Annem gülerek odadan çıkarken anahtarı alarak daire kapısından çıkmasını bekledim. Kapı sesi duyulmasıyla kendimi büyük bir yorgunlukla geriye doğru bıraktım ve inleyerek başımı Ediz'in dizlerine bıraktım. Ediz, Kerem ve Buket benim bu halime gülerken ben gözlerimi çoktan kapatmıştım bile.

"Çok mu yoruldun sen pantercik?" diyen Ediz'in alaylı sesi kulaklarıma dolarken kaşlarım çatıldı ve gözlerimi dahi açmadan "Evi darma duman eder ve 'Ediz yaptı.' diyerek her yeri sana toplatırım bay ukala, kapa çeneni." diyerek onu tehdit ettim. Zaten yorgunluktan her yerim ağrıyordu, bir de onu çekecek durumda değildim. Ediz'in kıkırtısıyla beraber "Çok canisin." diyen sesi kulaklarıma dolarken ben de kıkırdadım.

"Bence o kadar yorucu değildi ya. Ben pek yorulmadım."

Gözlerim anında açılırken kafamı hızla yana çevirerek tekli koltukta oturan Buket'e baktım ve ağzıma gelen ilk şeyi söyledim. "Doğru söyle, sen uzaylı falan mısın?" Kerem bu soruma büyük bir kahkaha atarken oturduğu tekli koltuktan ona doğru uzanarak yanağından makas aldı ve "Sanırım en hamaratını ben kapmışım." diyerek bana laf sokmaya çalıştı. Bu cümlesiyle umursamazca tekrar kafamı tavana çevirdim ve onu en hassas olduğu yerden vurarak "Bir daha sana yemek yapmayacağım Kerem." dedim.

Yemekhanede bazen üşengeçlikten bazense işimizin olması sebebiyle kaçırdığımız yemekler yüzünden yemek hazırlama işi hep bana ve Ediz'e kalıyordu. Çünkü Buket'in bu işte hiç becerisi yokken Kerem'in yaptığı tek şey mutfağı dağıtmaktı.

Ne uyumlu bir çift ama!

Yemek yapma işinin hep bize kalması sebebiyle Ediz'le kendimizi baya geliştirmiştik ve artık bazı yemekleri tarife bakmadan yapabiliyorduk. Ayrıca bundan ikimizde şikayetçi değildik çünkü yemek yaparken gerçekten çok eğleniyorduk ama bazen de fazlasıyla üşenciliğimiz tutuyordu tabii.

Kerem'in telaşlı sesiyle "Lafımı kesinlikle geri aldım." demesi gülmeme sebep olurken saçımda Ediz'in ellerini hissettim. Zaten uykumu alamamamın sebebiyle gözlerimi zor açık tutarken bir de Ediz'in saçlarımla oynaması iyice uykumu getirdi ve Kerem ile Buket'in didişme sesleri kulağıma bir şarkı gibi gelirken kendimi uykunun davetkar kollarına bıraktım.

YETİMHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin