Bölüm 21

6.5K 303 143
                                    

Selam millet! Mutide; çok güzel bir Kerem kolajı var.
İyi okumalar...

Yazar'dan

Ediz Melis'i elinden tutarak götürdüğünde geniş salonda büyük bir sessizlik oluşmuştu. Haluk Bey şok olmuş bir şekilde öylece karşısına bakarken biraz önce oğlunun söylediklerini atlatmaya çalışıyordu. Neşe Hanım ise oğlunun çektiği acıyı bilerek ağlıyordu. Sonra derin bir nefes aldı genç kadın ve koltukta şaşkınca oturan Buket ve Kerem'e dönerek bir ricada bulundu.

"Çocuklar bizi biraz yalnız bırakır mısınız?"

Kerem onların aile kavgalarına alışıktı zaten. Ediz'le tanıştığından beri o buraya geldikçe o da onunla gelmişti. Onun şaşırdığı Ediz ve Melis arasındaki her şeyden değişik olan sevgiydi. Ediz'in ilk defa babasına bu şekilde karşı çıktığını görmüştü genç çocuk. Ve bu onu epeyce şaşırtmıştı.

Kerem, Neşe Hanım'ın dediğine anlayışla kafasını salladı ve Buket'i de ayağa kaldırarak onu buraya geldiğinde kaldığı odaya doğru yönlendirmeye başladı. Onlar merdivene yöneldiğinde Buket Kerem'e dönerek korkmuş sesiyle "Melis ve Ediz iyi midir?" diye sordu. Kerem bir süre düşündü ve onların birbirlerinin yanınında iyi olabileceğine kanaat getirdi. Başını sallayarak "Onlar birbirlerine iyi geliyorlar." diye cevap verdi.

Çocuklar yukarı çıktığında Haluk Bey de büyük bir üzüntü içinde kendini koltuğuna bıraktı. Oğlundan bunları duymak ona fazlasıyla ağır gelmişti. Neşe Hanım yüzündeki yaşları son kez  sildi ve eşine dönerek "Mutlu musun şimdi?" diye sordu. Haluk Bey hiçbir cevap vermezken genç kadın sesini yükselterek tekrar sordu.

"Oğlunu az kalsın kaybediyordun, mutlu musun?!"

Haluk Bey boş bakışlarını eşine çevirdiğinde Neşe Hanım hiç duraksamadan devam etti.

"İki yıl! Tam iki yıldır oğlumuz bizden uzakta. Onu doğru düzgün ziyaret bile etmeden sadece parasını verip geri geliyorsun ama o, o senden hiçbir zaman ümidini kesmedi. Her gün 'Belki babam beni affeder.' diye düşündü Ediz. Hem de suçlu olmamasına rağmen."

Neşe Hanım'ın söyledikleriyle Haluk Bey soğuk tutmaya çalıştığı sesiyle "Ne demek suçlu olmadığı halde? Onun suçlu olduğunu sen de biliyorsun. O gün o lanet bilgisayarın başından kalkıp kardeşiyle ilgilenseydi belki Damla şu an yanımızdaydı!" diyerek sesini yükseltti. Neşe Hanım oğlunun suçlanmasına daha fazla dayanamayarak ayağa kalktı ve akan göz yaşlarıyla kimseyi düşünmeden bağırmaya başladı.

"Daha çocuktu! Ediz o zaman daha 12 yaşında bir çocuktu! Böyle olabileceğini nasıl bilebilirdi?!"

Genç adam kafasını kaldırıp, sinirden ağlayan eşine baktı. "Damla'nın asıl ölüm sebebi ne Haluk? Damla'yı kim öldürdü? Kızımın asıl katili kim?!" diye bağıran Neşe Hanım'la Haluk Bey kalbinde büyük bir sızı hissetti. Tam iki yıldır kendi vicdanını rahatlatabilmek için oğlunu suçlamış, suçlu olduğunu ona bile aşılamıştı ama şimdi eşinin asıl gerçeği uzun zaman sonra onun yüzüne vurması onu afallatmıştı.

Haluk Bey Çınar Holding'i sıfırdan kurmuş, yoktan var etmişti ama bu o kadar da kolay olmamıştı. Çok çalışması ve çok okuması gerekmişti. Yine de bu Holding'i kurarken bazı kişilerden borç para almıştı. Bütün aldığı borçları ödemişti de. Biri hariç. Tarık adlı bir adamdan şirketi kurarken aldığı yüklü miktardaki bir borcu bir süre ödeyememiş paranın teslim tarihini geçirmişti. Aradan uzun zaman geçince Tarık kendisine yapılan bu saygısızlığa katlanamamış, bu işi başka bir yoldan çözmüştü. O zaman anlamıştı adamın sadece bir şirket ortağı değil de bir tefeci olduğunu.

YETİMHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin