Kumsal

15.2K 663 65
                                    

"Gerçekten sahile inecekmiyiz bu saatte?"

Şennur başını salladı. "Evet ya neden olmasın. Hem bizimkilerde sizinkiler de uyuyo."

"Ne bilim fazla kafama yatmıyor."

"Hadi ya.. Hem herkes orada. Merak etme kızlarda var. Beni yanliz bırakma "

"Ufff, tamam hadi gidelim. Sessizce bahçeden çıktık. Kumsala inen merdivenlerin başına geldiğimizde tedirgindim. Ama Sennur'u yalnız bırakmamak için merdivenleri inmeye başladım. Kumsala indiğimizde ilerde bir ateş yandığını gördüm.

"Aaa işte oradalar." Şennur adımlarını hızlandırmıstı. Bende peşinden yoğun bir iç sıkıntısıyla yürüyordum. Ateşin etrafında oturanların yüzleri biraz, biraz görünmeye başlamıştı. Iyice yanlarına gittiğimizde ayağa kalkan kişiyi görünce donup kalmıştım. Emir tam karşımda duruyordu.

" Ben gidiyorum." Arkamı dönüp hızlı adimlarla oradan uzaklaşmaya başladım.

Elimin sertce çekilmesiyle, olduğum yerde kalakaldım. "Şişşş, nereye öyle kaçıp gitmek yok. Daha seninle işimiz var." Emir elimi bırakmıyor, ben çektikçe daha çok sıkıyordu. Şennur'u Emir'in arkadaşlarından biri tutmuştu. Adini bilmediğim bu kumral çocuk; "Bırak şu meseleyi halletsinler Şennur, sen karışma,"dedi. Masum gözlerle bana bakan Şennur'u gördüğümde pusuya düşürüldüğümüzü anlamıştım. Ama artık çok geçti. Içimi deli gibi bir korku doldurmuştu.

Emir beni elimden çekiştirerek kayaların olduğu tarafa doğru sürüklüyordu. "Bıraakk" diye bağırdım. Ama burada birinin sesimi duyması imkansızdı. Kalbim korkudan deli gibi atıyordu. Güçlü ellerinden kurtulmam imkansızdı. Yine de kurtulmak için çırpınıyordum..

Büyük bir kayanın yanına geldiğimizde beni kayaya bastırmıştı. Yüzüne bakmayıp, kendimi kurtarmak için çabaliyordum. Kelepçe gibi elleriyle soğuk taşa bastırdığı ellerimi tutuyordu.

"Bırak, pislik."

"Sana ödeyeceksin demistim ufaklık."

"Birak beni, yoksa cok kötü olur."

"Ne olur? Bu sefer de geçeceğim yerlere mayın mı döşersin."
Mavi gözleri, alaycı bakışlarla parlıyordu.. Korkudan nefes almayı unutmuştum.

"Yoksa korkuyormusun?"

Korkuyorum... Lütfen bırak beni.. Bir daha asla gözüne görünmem.

Içimden gecirdiklerimi söylememe gururum müsade etmiyordu.

"Korkmuyorum! "

"Demek korkmuyorsun." Yüzüme daha çok yaklaşmış ılık nefesini tenimde hissediyordum. Başımı sağa, sola çevirip kurtulmak için can çekişiyordum. Çenemi çelik gibi elleriyle tutmuştu.

Lütfen, bırak beni." Son çare yalvarmaktı. Gurur yapmanın zamanı değildi. Elinden kurtulunca bu zorbalıklarını ona ödetecektim. Ne dersem diyim bana acıyıp bırakacakmış gibi durmuyordu ama yine de denemiştim. Gözleri dudaklarıma doğru indiğinde, titremeye başlamıştım. Karşısında zangır, zangır titrerken dahada yaklaşmış nefesi, nefesime değiyordu.

" Böyle karşımda titrerken daha çok istiyorum."

Tüm bedenim titrerken kaçmak için son bir hamle yapmıştım ama yine başarılı olamamıştım. Beni tekrar soğuk taşa sertçe bastırdığında tüm bedenim ürpermişti.Eğer bana kötü şeyler yapmaya kalkarsa ne yapacaktım. Nefesim kesik kesikti. Beni kurtaracak kimse yoktu. Ona tekrar yalvardım.

"Ne olur, bir daha asla seninle uğraşmam."

"Neden bu kadar korkuyorsun? Canın yanmayacak."

"Yeter! bırak yoksa seni öldürürüm."

"Artık çok geç..."

Bana yaklaştıkça gözlerimi kapamış tekrar yalvarmaya başlamıştım.. "lütfen.. lütfen.. lütfen... Sakin bunu yapma

Bu sıra da bir kahkaha patlamıştı. O kadar çok gülüyordu ki tranvamdan çıkıp yüzüne bakabilmistim..

Kahkahaların arasından yoksa gerçekten seni opecegimi falan mı sandın. Seni opecegimi bir deniz anasını öperim daha iyi... "

Bir adım geri gidip beni serbest bırakmıştı. Hala kahkahalarla gülüyordu. O kadar çok sinirlenmistim ki suratına şiddetli bir tokat indirmistim . Bu sirada gülmesi kesilmişti. Bir tokat daha atacakken elimi tuttu. "Bana bak sen fazla oluyorsun ama küçük kurbağa"

Elimi bırakmıştı

Am ben oyle sinirlenmistim ki dişlerim gicirdamaya başlamıştı. "Küçük kurbağa heh sen şimdi görürsün küçük kubağayı.

Kumların üzerinde duran küçük taşı alıp kafasına firlatmistim taş kasinin kenarına denk gelmisti. Emir ahhh diye bagirmisti. Sesleri duyan arkadaşları yanımıza doğru koştular tabi Şennur da, ben daha kocaman bir taşı elime gecirdigim de Emir' in arkadaşları hemen gelip beni tutmuştu.

Sennur' da ne yapacağını bilmez halde çığlık atmıştı.

Ben çığrından çıkmıştım. " Bırakın beni öldüreceğim.." diye bağırıyordum.

Emir bir deli ye bakar gibi bana bakmıştı. " Sen harbi manyaksin. ."

Taşı kenara firlatmistim. . " Buda sana ders olsun sakın bir daha karşıma çıkayım deme yoksa başladığım işi bitiririm. ."

Sahilden çıkarken Şennur da peşimden koşar adım geliyordu...





MANYAK KARIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin