Nefret ediyorum.

11.4K 519 32
                                    

Ama  Emir'le bu kadar yakınken uyumam imkansız gibiydi. Rahatsızca kıpırdandım fakat Emir beni daha sıkı sardığı için kollarından kurtulamamıştım. "Emir ellerini üzerimden çekermisin?"

"Ben sadece korkma diye destek oluyordum.

"Yeterince destek oldun."

"Peki. "

Emir kollarını bedenimden çektiğin de kendimi boşluğa düşmüş gibi hissetmiştim. Sırt üstü dönmüştü. Bir elini de başının altına koymuştu.

"Zaten öyle uyumak cok zor oluyor."

"Neden?"

"Boşver. "

Arkasını dönüp pikeyi üzerine çekmişti.

"Uyuz."

****
Nisan'ın gözlerine vuran güneş onu uyanmaya teşvik ediyordu. Göz kapaklarını kısarak açtığında hemen yanındaki adama baktı.  Emir hala uyuyordu. Yataktan zorla kalkıp banyoya  gitti.  Dişlerini fırçalayıp elini yüzünü yıkadıktan sonra yataga geri dönmüştü.  Emir uyanacak gibi durmuyordu. Nisan acıkmıştı
Emir'i uyandırmak için dürtmeye başlamıştı. "Emir, kalk hadi acıktım. "

Emir gözlerini açıp tekrar kapatmıştı. "Emir, kalksana."

Emir gözlerini tamamen açmıştı. "Yatsana daha erken degil mi?"

"Acıktım. "

"Paris iştahını açtı galiba. " otelin lobisini arayıp odaya kahvaltı istedikten sonra tekrar yatağa gömülmüştü.

On beş dakika sonra muntazam bir kahvaltı odamızın balkonuna kurulmuştu. Hava cok güzel olduğu için balkonda kahvaltı harika olacaktı. Balkonun kenarları kırmızı çiçeklerle donatılmıştı.

Emir'le masaya oturmuştuk.  Emir'in her zamanki gibi bütün yakışıklılığı üzerindeydi. Saçlarını dağınık bir şekilde sekillendirmisti. Beyaz spor bir gömlek altındada jean vardı. Lacivert spor pahalı marka bir ayakkabı giymişti. Çok çekici olduğu bir gerçekti. Kafamdakileri dağıtmak için başımı sağa sola sallamıştım. Emir bana hayretle bakıyordu.

"Nisan iyimisin?"

"Evet, ne olduki?

"Ne bilim."

Konuyu değiştirmek için tabağımdaki kruvasandan hemen bir ısırık almıştım. "Çok lezzetli."

Gülümseyip oda kruvasandan bir ısırık aldı. "Evet çok tazeymiş."

Kahvaltıdan sonra  üzerime keten dize kadar lacivert etek ve beyaz tişört giydikten sonra ayağımada spor beyaz ayakkabı giymiştim. Emir'le biraz gezecektik.

Dışarı çıktığımız da son model Porsche'ye binip tabiki Eyfel kulesinin yolunu tutmuştuk. Emir daha önce bir çok kez Paris'e gelmişti ve Eyfel kulesi için gereksiz bir hurda yığını diye bahsetmişti fakat ben yinede görmek istemiştim.

Eyfel kulesine geldiğimiz de Emir arabayı park etmişti. Arabadan inip Emir'le yürümeye başlamıştık. Bir yerden biri sesleniyor gibiydi. Emir'le arkamızı dönüp kimin seslendigine bakmıştık. "Emir, Emir " diye tekrar bağıran sarışını artık görmüştük. Bize doğru adımlıyordu. Yüzünde tuhaf bir gülümsemeyle bakışlarını Emir'e odaklamıştı. Tamamen yanımıza geldiğinde Emir'in boynuna sarılmıştı. Emir'de ona sarıldı.

"Emir seni burada görünce çok şaşırdım. Turkiye de degilmiydin."

"Evet yeni geldim. Sende Los angeles ta degilmiydin?"

"Robert bu aksam evleniyor.  Bende o yüzden Paristeyim. Yoksa sana davetiye yollamadı mi? "

"Bilmiyorum. E postalarıma bu aralar fazla bakmıyorum. "

MANYAK KARIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin