Hiç değişmemiş.

14.4K 687 25
                                    


Akşamüstü deniz tüm ihtişamıyla rüzgara kapılmıştı. Kıyıya yaklaşan dalgalar kayalara çarpıp bölünerek tekrar denize kavuşuyordu. Nisan, Şennur la beraber akşamları gidip çekirdek yedikleri tepedeki banka oturmuslardi. Gün batımına karsi oturmuş Nisan' in gideceği universiteyi konusuyorlardi. Şennur içi kendisi üniversiteyi kazanamadığı için buruk olsa da Nisan' in gidecegi okulu konuşmak hoşuna gidiyordu. Nasılsa seneye oda Nisan' in yanına gidecekti. Nisan' in hem bir yıl önce gitmesi de iyi olacaktı. Oraları öğrenir ortam yapar Şennur' da yabancılık cekmezdi. Bunları konuşup denizin derinliklerine dalarak hayal kuruyorlardi..

Sennur un bir de kardeşi vardı. Sezer. Sennur' un hiç peşinden ayrılmazdi Sennur' dan beş yaş küçüktu aslında peşinden ayrılmamasinin sebebi Şennur' a olan bağlılığı değil. Nisan' a küçük plotonik hisler beslemesiydi.

Sezer Şennur ve Nisan' in yanına gelip banka oturmuştu. Sennur' un hiç yüzüne bakmadan direkt Nisan' a dönmüştü. "Naber Nisan."

"Nisan hafifçe sezerin kafasına vurmuştu. "Ben sana bana abla diyeceksin demedim mi?"

"Ask olsun Nisan şunun surasinda aramızda kaç yaş var ki."

Nisan gözlerini kaydirmisti. "Şennur sustur şunu yoksa elimden bır kaza çıkacak."

Bu sırada Sezer' in arkadaşı Faruk kumsalda ki merdivenlerden koşarak yanlarına gelmisti .

"Koşun, koşun karada bir Yunus balığı var balıkclar vurmuş. Can çekişiyor."

Şennur ve Sezer hemen yerinden kalkmıştı. Bende merak etmiştim ama kumsala inmeye yemin ettiğim için gitmek ostemedim. Sonra Şennur beni kolumdan sürüklemeye başlamıştı. "Hadi gidelim belki kurtarırız. Hem Yunus baligini yakından görmek istiyorum. Merak ettim hadi ama denize girmeyeceğiz sonuçta... "

****

Sezer önümüzden kosar adımlarla arkadaşı Faruk la beraber kumsala inmişti.

Bizden biraz uzakta olan Sezer'in yanına doğru hızlı adımlarımızla yürümeye başladık. Yanına yaklaştığımız da onun baktığı yere dikkat kesilmiştik. Gerçekten de denizden bir Yunus balığı vardı. Sığ suda bir oraya bir buraya dalganın gücüyle savruluyordu. Sanırım ölmüştü. Sezer paçalarını sıvamaya başlamıştı. Denizden dalgaların yardımıyla sahile çekmeye çalıştığı yunus balığına bizde yardım edip çıkardık. Karnındaki mızrak izinden zıpkınla vurulduğu belli oluyordu. Çok şirindi, ilk defa yakından görüyordum. Öldüğü için üzülmüş içim bi garip olmuştu. Kim bu zalimliği yapmıştı acaba? Sezer balığın üzerine çıkmış binbir şebeklik yapıp üzerinde hopluyordu. Iyice sinirlerimi bozmuştu. Karnında zıplamaya devam ederken yunus balığının karın bölgesindeki küçük delikten beyaz sıvılar yarım metre uzunluğunda fışkırıyordu. Hemen aklıma gelen seytanlıkla haince gülümsedim.

"O karnından çıkan şey ne biliyormusun Sezer?"

Meraklanıp zıplamayı bırakmıştı. "Ne bilmiyorum."

"O şey balığın sütü. Bu balığın sütünü içen 10 erkek gücünde olurmuş. Bu süt çok zor bulunuyor. Yeni doğum yapmış balık bulmak imkansız olduğu için internette bu süt çok pahalıya satılıyormuş. " Sezer'in gözleri açılmıştı. Hemen balığın karnından kuma atladı.

"Gercektenmi ?" Başımı bilmiş bir tavırla aşağı yukarı salladım.

" Ben bunu içersem okulda beni döven çocuğu pert ederim."

"Aynen." Dedim

Hemen yanımızda, kıyıya vurmuş boş bira şişesini alıp, balığın karnına ayağıyla bastırıp, ince bir çizgi gibi fışkıran sıvıyı şişeye doldurdu ve hiç tereddüt etmeden kafasına dikti. Ben zorla tuttuğum kahkahalarımı koyverdigim de şaşkınca bana bakan Şennur ve Sezer'in saf, saf bakan gözleriyle karşılaştım.

MANYAK KARIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin